29 Haziran 2010 Salı

Haluk Levent ve Cem Vardarcı

Gülçin Vardarcı'nın Glütensiz Tarifleri

Gülçin Vardarcı'nın

Glütensiz Ekmek Tarifi

2 Bardak BEYAZ soya unu

1 bardak BEYAZ pirinç unu

1 bardak patates nişastası

½ bardak sıvı yağ

1 yumurta

1 tatlı kaşığı tuz

2 paket baking powder

2,5 bardak su

tepsiyi yağla

karıştırınca tepsiye dök hamurun üstünü yağla

suyla düzelt

180 derecede pişir.

Glütensiz un karışımı= 2su bardağı esmer pirinç unu+2 su bardağı beyaz pirinç unu+ 1 su bardağı patates nişastası

Akıtma

3 su bardağı GF un

3 yumurta

1 paket kabartma tozu

3 çorba kaşığı çiçek yağı

boza kıvamı için su ekle

teflon tavada önce altını sonra üstünü kızart

Glütensiz KEK

4 yumurta

1,5 kahve fincanı fruktoz(meyve şekeri)

2 kahve fincanı pirinç unu( 3 de olabilir.)

1 paket B.P.

1 kahve fincanı kakao

istenirse vanilya

Yumurta akları çırpılıp kar haline gelecek

Başka yerde yumurta sarılarını ve fruktozu çırp ,sonra içine unları ekleyin karıştırın yumurta aklarını da ekleyip ısıtılmış fırında pişirin

Glütensiz Kurabiye

200 gr patates nişastası

6 çorba kaşığı fruktoz

2,5 çay bardağı pirinç unu

100 gr ayçiçek yağı

2 yumurta

1 paket baking powder

1 paket vanilya

Karıştır şekil ver fırınla

Glütensiz Ekmek?

2 bardak glütensiz un karışımı

1 kabartma tozu+1 çay kaşığı karbonat

1 tatlı kaşığı tuz

karıştırılır.

Hafif çırpılmış 2 yumurta

2 yemek kasığı kanola yağı

1 1/3 bardak su karıştırıldıktan sonra katı karışım eklenir mikserde yavaşça karıştırılır.

10x20 cm lik bir tepsi hafifçe yağlanır.

Önceden ısıtılmış 350 derece fırında 55-60 dakika pişirilir.

Piştikten sonra üzerini hafifçe yağlayıp nemli bezle örtmenizi öneririm

TEMPLE GRANDIN AWARD to CEM VARDARCI

Cem Vardarcı Yağmur Çocuk Gülüyor

OTİZM TERAPİSİNDE OLMAZSA OLMAZLAR


> Cocuklarimiza onlarla calisarak ve onlari calistirarak yardimci olabiliriz.
> HERGUN yapilan islerden bazilari sunlar:
>
> Emeklemek
>
> Takla atmak
>
> Yerde yan yan donmek
>
> deve hareketi
>
> Masaj
>
> Trambolin
>
> sandalyede her iki tarafa dondurme(mudur koltugu)
>
> Merdiven(merdivene halka takma,merdivende ters donme vs vs )
>
> paralel barda hareketler
>
> gunluk yasam faaliyetleri(giyinme,kahvaltisini yapma,temizlik vs)
>
> puzlesco
>
> Boncuk dizme
>
> taklit(fiziksel,sozel)
>
> salincak
>
> Gozune isik tutma(fenerin tam ortasi karartilir once bir goze, goz acik iken
2 saniye fener tutulur,sonra heriki goz kapagi da kapatilir ve bir sag bir sol
goze gozler kapaliyken fener tutulur 12 ye kadar sayilir.(1-sag goz 2- sol goz
gibi)
> sonra diger goz acikken 2 saniye fener tutulur tekrar kapaklar kapatilarak
her bir goz kapaliyken fener tutulur bir sag bir sol goze tutulur.12 ye kadar
sayilir.
>
>
>
> Oglum Cem bu hareketleri hergun yapa yapa duzeldi:)
>
> Bu hareketler sensori hareketleridir.
>
> 5 duyusundan cocuklarimiz yeterli mesaji alamazlar veya cok alabilirler
dengelemek icin bu hareketler hergun yapilmalidir.
>
> HERGUN
>
>
> EMEKLEMEK beynin ve vucudun her 2 yarikuresini calistirmak icin gunde 20 tur
yapilmalidir.
>
> TAKLA ATMAK ,SANDALYEDE DONMEK ve YAN YAN YERDE DONMEK kulak icindeki yarim
daire kanallari uzerindeki tuycukleri harekete gecirtmek ve bu sayede
beyinlerinin algilamasini saglamak icin gereklidir.20 tur
> Kulagimizin icindeki vestibul sinirine etki yaparak beyne input gitmesini
saglariz.
> seslerden daha az negatif etkilemesini saglar dondurme hareketleri.
> Emekleme ve deve hareketi parmak kaslarini guclendirir.
> cunku her isimizi ellerimizle yapariz.
>
> basini one egmeliyiz cunku bas+iki omuzdan olusan ucgen cocuklarimizda one
egilmelidir boylece vestibul sinirine basinc olur ve algilamalari artar.
>
> trambolinde ziplama hiperligini azaltmak veya hipo aktifligini kaldirmak icin
gerekli.
> vucudun 2 yarisi esit calismali.100 defa
>
> Mediven el kaslarini guclendirmek ve yukseklik korkusunu ortadan kaldirmak
icin gerekli.ic kulaga etki eder.
> denge duygusu kazanilir.
>
> paralel bar denge duygusu icin gerekli.
>
> gunluk yasam faaliyetleri cocuk icin kacinilmaz.
> ekmegine yag surdurmeli,masa kurdurmali kiyafetlerini giydirtmeli,tuvaletten
sonra oz bakim yaptirilmeli kapi telefon actirilmali cocuk yasama aktif olarak
katilmali.
>
> puzzlesco sentez ve analiz icin gereklidir.
> puzzlesco kenarları duz oldugu icin iyidir.
>
> bocuk dizdirme
> el-goz koordinasyonu icin gerekli
> en buyuk boncuktan en gorunmezine kadar sirayla yaptirilacak.
>
> masaj olmazsa olmaz!!!
> ele,ayaga tum vucuda kulaga,agiz icine, her yere akupunturel veya suregelen
masaj sart
> masaj ile sakinlestirir masaj ile hislerini gelisrtirebiliriz.
>
> oturur pozisyonda uygulanacak masaj cocugun akademik egitim almasini saglar.
>
> masajdan sonra fircalamaliyiz
> tahta fircasi
> yagli boya fircasi vs vs
> bazen sert bazen yumusak fircalarla cocugun tum vucudunu fircalayarak
beynemesaj gitmesini saglariz ve dokunma duygusunun rahatsizligini gideririz
veya bazi organlarin calismasini saglariz.
>
> taklit
> fiziksel taklit hareketiyle cocuk ve diger bireyler arasinda iletisim
saglanabilir.
> oyun oynamasi saglanabilir.
> orn elimizdeki kutunun araba veya tren oldugunu varsayarak sesler cikaririz
> birbirimize bakarak aynı hareketleri yaptirmak cocuklarimizin mimiklerimizi
anlamasina gozumuze baktirmak goze baktirmayi saglar.
>
> salincak kulak icindeki vestibul sinirine input yollar.
> sallanan sandalyade iyi olabilir.
>
> gozune isik tutma ile cocuklarimizin gozunun isiga karsi olan hassasiyetini
ortadan kaldirmak icindir.
>
>
>
> Simdilik anlatacaklarim bu kadar.
> kolay gelsin
> Gulcin


Mesajı yazan:
Gulcin Vardarci

26 Haziran 2010 Cumartesi

Haluk Levent Ve Cem Vardarcı 2004 Videosunu ekleyen: Gulcin - MySpace Video

Haluk Levent Ve Cem Vardarcı 2004 Videosunu ekleyen: Gulcin - MySpace Video

Dicitencello vuie Irmak Temizer ,Cem Vardarcı Videosunu ekleyen: Gulcin - MySpace Video

Dicitencello vuie Irmak Temizer ,Cem Vardarcı Videosunu ekleyen: Gulcin - MySpace Video

can't take my eyes off of you Cem Vardarcı IRMAK ÇETİK TUNA Videosunu ekleyen: Gulcin - MySpace Video

can't take my eyes off of you Cem Vardarcı IRMAK ÇETİK TUNA Videosunu ekleyen: Gulcin - MySpace Video

otizmden iyileşen Müzisyen Cem Vardarcı neden Üniversite okumalı?

Müzisyen Cem Vardarcı neden Üniversite okumalı?

Bir insan düşünelim sağlam doğmuş ama bir yaşında iken hastalıklardan korunmak amaçlı olarak yapılan Hindistan'dan! gelen karma aşının içindeki civayı (tiomersal) tolere edememiş ve gözlerindeki bazı nöronları( T gamma hücreleri) kaybetmiş,sindirim sistemi zarar görmüş ve beynin doğumdan sonraki öğrenme safhasındaki kopukluklar nedeniyle sesleri, kokuları ve tüm çevresel uyaranları yanlış anlamış ve farklı değerlendirmiş bir oluşum içinde.

Ve bu insan acımasız dünyada nasıl yaşamayı başarır?

Eğitimle...

Empati yaparak...Onun sorunlarını anlamaya çalışıp hayatta "mış gibi" yapmasını öğreterek...

Bunun en önemli yollarından biri okuldur.

İnsan akranlarıyla oynar ve oynarken doğal olarak öğrenir.

Cem Vardarcı sınav kazanarak ve enteresan olarak sınavda "otizmli" olduğu komisyon öğretmenlerince anlaşılamayacak kadar azimle bu rahatsızlığı yenmeye çalışarak Ümran Baradan Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü 12. sınıfa kadar süren yolculuğunda, aynı zamanda yaşıtları ile beraber olarak , aynı zamanda kliniklerde ve özel öğrenme metodları içinde inanılmaz ve şapka çıkartılacak bir performans ile ailesinin ve yakın akrabalarının ,bazen arkadaşlarının, genellikle öğretmenlerinin desteği ile bu anlam veremediği dünyada

hem öğrendi,

hem yaşam kalitesi arttı,

korkularından arınmaya çalıştı

en önemlisi ona verilen fazla sevgiyi başkalarına saygı ve sevgi duyarak yansıttı.

Üstelik iyiliksever olarak bu çok bilinmeyenli rahatsızlığından nasıl kurtulmaya çalıştığını,

otizm farkındallığı yaratmak adına

başkalarına yol göstermek için

konferanslarda konuşarak

panellerde müzik yaparak

televizyon,gazete ,dergi fuar gibi etkinliklerle çıkarak

"otizme içerden bakış" sağlamaya çalıştı.

Bir insan düşünün sadece ders süresi için ayrılan 40 dakika oturmayı bile nasıl başaracağını kliniklerde yapılan masajlarla sağlanmış olmasına rağmen sekiz ders oturabiliyor , hatta ayakta durup keman çalabiliyor,Türk Müziği ve Batı Müziği Korosunda hep birlikte uyum içinde ayakta durup söylüyor,piyano başında oturabiliyor.Konser verebiliyor.Gitar çalıp, şarkı söylüyor.

Tenis,basketbol,ata binme,dans etme, fıkra anlatma,ingilizce şarkı söylemeye kadar pekçok faaliyeti de yapabilmekte.

Otizm öyle karmakarışık bir nöron rahatsızlığı ki belki de pekçok beyin hücresi ya görevini yapmıyor, ya fazla yapıyor veya başka nöronun işini başka bir beyin hücresi üstleniyor.Ya da kendi beyin hücresini yabancı olarak algılayıp yok ediyor.

İşte bu kısa devre yapan beyin hücrelerine karşı savaş açan bir insan var karşımızda.

Böyle bir durumda gözlerinden yeterli mesaj alamayan Cem Vardarcı müzik parçalarını mucize olarak işiterek çalmayı başarıyor.

Komisyon sınavlarında yapılan deşifre esnasında "biliyor musunuz, notalara bastım melodi çıktı" diyebilecek kadar kararlı bir azimle okul yaşantısını sürdürüyor.Arkadaşına beste yapıp çalıp söyleyerek yaşama katılıyor.

Ailesi ve çevre ona teknik yardım ve sevgi vermekten öte hiç bir şey yapamamanın çaresizliği içinde.

Ancak Cem Vardarcı'nın içindeki inanılmaz azim, hırs, insan sevgisi, dışlanmama duygusu ve hayatını kazanma becerisi elde etmesini ve Ülkesini elindeki tek yetenek olan müzikle temsil etme arzusunu içinden kimse söküp atmadan ,yardımcı olmalı.

Üniversite okumak tüm yaşama yayılabilecek bir olgudur.

Rahmetli Kemal Sunal bile geç yaşında hukukçu olmuştur.

Ancak Cem Vardarcı bu gibi uzatmalı bir durumla karşılaşmadan üniversiteye akranlarıyla girebilmeli.

Zaten vücudunun, beyninin gelişimi süreci içinde kliniklerde kaybettiği zamanı gençliğinde, gençlerle birlikte yaşayarak, daha fazla komplekslere girmeden ve öğrenmeye açık olduğu zaman diliminde ve yaşama küstürülmeden üniversitede okumalı.

Dünyada otizm rahatsızlığından kurtulup yaşamını kendi başına idame ettirebilen pek az insandan biri olan Professör Temple Grandin, şu anda Colorado Üniversitesinde Öğretim üyesi ve onun geliştirdiği hayvan yetiştirme tekniklerini tüm ülkeler kullanıyor ve bu muazzam gelişiminin fen öğretmeninin onun yaratma arzusuna destek olmasıyla sağladığını "thinking in pictures "kitabında anlatıyor.

Cem Vardarcı da müzik alanında yüksek okullarda okuyarak bu gibi şanslara sahip olmak istediğini sürekli tekrarlıyor.

Müziksel işitme ve okuma bu okuldaki çocukların korkulu rüyası olmaya devam ederken Cem Vardarcı çok üst düzey kadansları klişe olarak bilmediği halde doğru çözümlerle yapıp öğretmeninin hayranlığını kazanması üst okullarda okuyabilmesi için bir referanstır.

Farklı öğrenen biri olarak güçlü ve zayıf olduğu yanlarına göre yapılandırılmış ortamda daha uyumlu davranacağını tahmin ediyor ve üniversite sınavında eşlikçi ile daha az sorun yaşanacağını umuyoruz.

Teşekkürlerimle

Annesi

Gülçin Vardarcı

otizmden iyileşen Müzisyen Cem Vardarcı ineden Üniversite okumalı?

Müzisyen Cem Vardarcı neden Üniversite okumalı?

Bir insan düşünelim sağlam doğmuş ama bir yaşında iken hastalıklardan korunmak amaçlı olarak yapılan Hindistan'dan! gelen karma aşının içindeki civayı (tiomersal) tolere edememiş ve gözlerindeki bazı nöronları( T gamma hücreleri) kaybetmiş,sindirim sistemi zarar görmüş ve beynin doğumdan sonraki öğrenme safhasındaki kopukluklar nedeniyle sesleri, kokuları ve tüm çevresel uyaranları yanlış anlamış ve farklı değerlendirmiş bir oluşum içinde.

Ve bu insan acımasız dünyada nasıl yaşamayı başarır?

Eğitimle...

Empati yaparak...Onun sorunlarını anlamaya çalışıp hayatta "mış gibi" yapmasını öğreterek...

Bunun en önemli yollarından biri okuldur.

İnsan akranlarıyla oynar ve oynarken doğal olarak öğrenir.

Cem Vardarcı sınav kazanarak ve enteresan olarak sınavda "otizmli" olduğu komisyon öğretmenlerince anlaşılamayacak kadar azimle bu rahatsızlığı yenmeye çalışarak Ümran Baradan Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü 12. sınıfa kadar süren yolculuğunda, aynı zamanda yaşıtları ile beraber olarak , aynı zamanda kliniklerde ve özel öğrenme metodları içinde inanılmaz ve şapka çıkartılacak bir performans ile ailesinin ve yakın akrabalarının ,bazen arkadaşlarının, genellikle öğretmenlerinin desteği ile bu anlam veremediği dünyada

hem öğrendi,

hem yaşam kalitesi arttı,

korkularından arınmaya çalıştı

en önemlisi ona verilen fazla sevgiyi başkalarına saygı ve sevgi duyarak yansıttı.

Üstelik iyiliksever olarak bu çok bilinmeyenli rahatsızlığından nasıl kurtulmaya çalıştığını,

otizm farkındallığı yaratmak adına

başkalarına yol göstermek için

konferanslarda konuşarak

panellerde müzik yaparak

televizyon,gazete ,dergi fuar gibi etkinliklerle çıkarak

"otizme içerden bakış" sağlamaya çalıştı.

Bir insan düşünün sadece ders süresi için ayrılan 40 dakika oturmayı bile nasıl başaracağını kliniklerde yapılan masajlarla sağlanmış olmasına rağmen sekiz ders oturabiliyor , hatta ayakta durup keman çalabiliyor,Türk Müziği ve Batı Müziği Korosunda hep birlikte uyum içinde ayakta durup söylüyor,piyano başında oturabiliyor.Konser verebiliyor.Gitar çalıp, şarkı söylüyor.

Tenis,basketbol,ata binme,dans etme, fıkra anlatma,ingilizce şarkı söylemeye kadar pekçok faaliyeti de yapabilmekte.

Otizm öyle karmakarışık bir nöron rahatsızlığı ki belki de pekçok beyin hücresi ya görevini yapmıyor, ya fazla yapıyor veya başka nöronun işini başka bir beyin hücresi üstleniyor.Ya da kendi beyin hücresini yabancı olarak algılayıp yok ediyor.

İşte bu kısa devre yapan beyin hücrelerine karşı savaş açan bir insan var karşımızda.

Böyle bir durumda gözlerinden yeterli mesaj alamayan Cem Vardarcı müzik parçalarını mucize olarak işiterek çalmayı başarıyor.

Komisyon sınavlarında yapılan deşifre esnasında "biliyor musunuz, notalara bastım melodi çıktı" diyebilecek kadar kararlı bir azimle okul yaşantısını sürdürüyor.Arkadaşına beste yapıp çalıp söyleyerek yaşama katılıyor.

Ailesi ve çevre ona teknik yardım ve sevgi vermekten öte hiç bir şey yapamamanın çaresizliği içinde.

Ancak Cem Vardarcı'nın içindeki inanılmaz azim, hırs, insan sevgisi, dışlanmama duygusu ve hayatını kazanma becerisi elde etmesini ve Ülkesini elindeki tek yetenek olan müzikle temsil etme arzusunu içinden kimse söküp atmadan ,yardımcı olmalı.

Üniversite okumak tüm yaşama yayılabilecek bir olgudur.

Rahmetli Kemal Sunal bile geç yaşında hukukçu olmuştur.

Ancak Cem Vardarcı bu gibi uzatmalı bir durumla karşılaşmadan üniversiteye akranlarıyla girebilmeli.

Zaten vücudunun, beyninin gelişimi süreci içinde kliniklerde kaybettiği zamanı gençliğinde, gençlerle birlikte yaşayarak, daha fazla komplekslere girmeden ve öğrenmeye açık olduğu zaman diliminde ve yaşama küstürülmeden üniversitede okumalı.

Dünyada otizm rahatsızlığından kurtulup yaşamını kendi başına idame ettirebilen pek az insandan biri olan Professör Temple Grandin, şu anda Colorado Üniversitesinde Öğretim üyesi ve onun geliştirdiği hayvan yetiştirme tekniklerini tüm ülkeler kullanıyor ve bu muazzam gelişiminin fen öğretmeninin onun yaratma arzusuna destek olmasıyla sağladığını "thinking in pictures "kitabında anlatıyor.

Cem Vardarcı da müzik alanında yüksek okullarda okuyarak bu gibi şanslara sahip olmak istediğini sürekli tekrarlıyor.

Müziksel işitme ve okuma bu okuldaki çocukların korkulu rüyası olmaya devam ederken Cem Vardarcı çok üst düzey kadansları klişe olarak bilmediği halde doğru çözümlerle yapıp öğretmeninin hayranlığını kazanması üst okullarda okuyabilmesi için bir referanstır.

Farklı öğrenen biri olarak güçlü ve zayıf olduğu yanlarına göre yapılandırılmış ortamda daha uyumlu davranacağını tahmin ediyor ve üniversite sınavında eşlikçi ile daha az sorun yaşanacağını umuyoruz.

Teşekkürlerimle

Annesi

Gülçin Vardarcı

ATV CEM VARDARCI Videosunu ekleyen: Gulcin - MySpace Video

ATV CEM VARDARCI Videosunu ekleyen: Gulcin - MySpace Video

OTIZM GEZEGENI

Otizm Gezegeni

Şu anda yazdıklarımı okuyorsanız Otizm sözcüğünü duymuş olmalısınız .

Biz ilk önce 1988 yılında Rain Man filminde duymuştuk.

Film bir hastalığı ve kardeş çaresizliğini anlatıyordu.

Filmi cok beğenmiştik.

Hatta filmin soundtrackini bile defalarca dinledik.

O filmin konusunun kalbimize bir hançer gibi saplanacağını nereden bilebilirdik.

Yaşantımızda otizme yer yoktu.

Sizin var mı?

Oğlumuza teşhis konulunca sanki evimize parça tesirli bir bomba düştü.

Hepimiz etkilendik.

İnanamadık.

Herkes gibi biz de önce reddettik.

Nasılsa pek anlaşılmıyor kimseye belli etmeyelim dedik.

En iyi doktorlar bile tanı koymakta yanılıyorlarken sıradan insanlar anlamaz zannettik.

Dünya tatlısı oğlumuza bu tanıyı yakıştıramadık.

Hem kendi geleceği hem de bizim karizmamız sarsılacaktı.

Ablasına "ben kardeşinle ilgilenirken beni burada bekler misin?" diye sordum.

“Onu hemen iyileştiririm “dedim.

Kızım o zaman 9 yaşındaydı.Şu an kızım 20 yaşında ve Üniversite de Psikoloji 3. sınıfta.

Bir gün kızım “hırsız Cem,annemi çaldın”dedi.

Yoksa kızım normal olduğu için ceza mı çekmişti?

Yanlış yönlendirilmelerle tedavi oldukça gecikti.

Çok değerli zamanımızı kaybettik.

Beynin işe yarayan pek çok hücresi yok oldu.

Araz büyüdü.

Cem 4,5 yaşına gelmişti bir arkadaşım bir terapistten bahsetti.

Haftada 2 saat ders aldırmaya başladım.

O güne kadar çok az kelime söyleyen ve ekolali yapan oğlum konuşmaya başladıJ

Konuşursa pek çok sorunun üstesinden geliriz sanıyordum.

Ama insan ruhu hiç yetinmiyor.

Cem şu anda 14 yaşında,%98 otizmden çıkmış durumdaJ

Konuşuyor,okuyor,yazıyor,ata biniyor,yüzüyor,bisiklete biniyor,bilgisayarla oynuyor,atari oynuyor,sinemaya gidiyor,senfoni ve konserlere gidiyor,arkadaşlarını telefonla eve davet edip birlikte oynuyor,tiyatroya gidiyor, orta 1 e gidiyor,ingilizce konuşuyor,espri yapabiliyor,bateri çalıyor,org çalıyor,darbuka çalıyor,basketbol oynuyor.İletişim kuruyor.Köfte,pasta ve sandviç yapabiliyor,resim yapabiliyor.Otizmlilere gönüllü olarak yardım ediyor.Animasyon yapıyor.En önemlisi esnek olabiliyor.

Ama yanısıra HİPERAKTİF,çok konuşuyor,dikkat süresi çok kısa,öğrenme güçlüğü var,glüten ve kazeine hassasiyeti var.kulakları aşırı duyuyor,koklama duyusu çok çalışıyor,dokunma duygusu çok hassas,gözleri az görüyor,yüksek sesle konuşuyor,davranış bozukluğu var.sterotipisi var,dysleksik,dyscalculik..Sabırsız.Ergenlikte.

Bir bakıyorsunuz süper ,bir bakıyorsunuz berbat.

Kendisi ile kıyaslayınca ordinaryus ama hala yaşıtlarının gerisinde.

Cem’in otizminin nereden geldiğini bilemiyorum.

Ailelerimiz uzun yaşayan kaliteli ve normal insanlarla dolu.

Dolayısıyla genetik olmadığını sanıyorum.

Doğum sırasında oksijensiz kalmış,ondan dolayı bir araz mı, yoksa 1 yasındaki karma aşıdan hemen sonra ateşlenmişti o nedenle mi,yoksa yaşadığı her gün sayısı kadar grip ve kulak iltihabı oldu o nedenle çok antibiotik kullandı ve kandida mantarı vücudunda aşırı üremiş o nedenle mi hiç bilemiyorum.

Çünkü otizmin çeşitli sebebleri arasında allerjiden,besin intoleransından,metal zehirlenmesinden, kimyasal zehirlenmeden, mantar enfeksiyonlarından,viral enfeksiyonlardan,bakterilerden,parasitlerden,,asidosis denen sistemdeki fazla asitten,duyusal problemlerden(sensory) ,sevgiyi tanımak ve sevgiyi kabul etmeyi bilememekden,beynin ve amigdalanın daha büyük olmasından bahsediliyor.

Otizmli insanlar,ağrılara,kızgınlığa,korkuya ve yaşamlarındaki karmaşaya göğüs germek zorundalar.

Bu sendrom evimizde oldukça yoğun bir şekilde yaşanıyor.

Bize “alışmalısın” diyenlere çok şaşırıyorum.

Abukluğa alışılmaz!

“Paran var ki veriyorsun” diyenlere çok kızıyorum.

Çünkü para sadece hastalığı iyileştirmek için kazanılmaz!

“Belki de senin oğlun bazı şeyleri yapamayacak,kabullen” diyenlere hayret ediyorum.

Neden?

Neden benim güzel oğlum da birçok güzelliği yaşamasın?

O nedenle onun yapamadığı şeyleri görüp hedefimi hep o yöne çeviriyorum.

Eşime ve tüm aileme onun kaliteli bir birey olduğunu ve her güzelliği yaşamasını gerektiğini anlatıyorum..

Trendleri ve yaşıt çocuklarının yaptıklarını senkron farkıyla Cem de yapıyor.

Bunları yapması için ondan yardım istiyorum.

Cem 5 duyu problemi yaşıyor.

Ses,koku,dokunma,görme,denge ve hissetme,bu duyuların hepsi Cem’de farklı.

Otizm tanısı konmuş ya da benzer tanı konmuş tüm insanlar gibi.

Bunu öğrenmeden önce onun hizmetine girmiştim.

Göremeyenin beyaz bastonu gibi olmuştum.

O benim gözlerimi ve tüm yeteneklerimi kullanıyordu.

Ama duyusal bütünleme (sensory integrasyon) teknikleri sayesinde öğrenilmiş çaresizliğinden çıkması için Cem’i çok çalıştırdım.

Kahramanım o benim.

Normal olmak için insanüstü gayretle çalıştı.

Karşıdan bakılınca biz onun kölesiymişiz gibi görünüyor.

Ama aslında hep beraber yuvarlanıyoruz.

Bazen onu o kadar fazla zorlarım ve yeteneklerini ortaya çıkartmak için o kadar yorarım ki ,karşılığında ödül olarak kendimi kullandırtabilirim.

Bir arkeolog gibi Cem’ de var olduğunu bildiğim yeteneklerin dışarıya çıkarılması için çalışırım.

Bu da çok SABIR,PARA,ZAMAN,ENERJİ,BİLGİ,CESARET,BERABERLİK ve SEVGİ gerektiriyor.

Otizm bir yalnızlık seçimi gibi görünse de aslında insansız bir otizm terapisi ve yaşantısı pratik olarak yok.

O nedenle tüm kurallar otistikler için de geçerli ve “Nasılsa otizmliyim, istediğim gibi yaşarım” gibi bir lükse

sahip değil kimse.

O nedenle oğlumu kendi dünyamıza doğru hızla çekmek zorunda kaldık.

Otizmin tedavisinde başta sensory integration olmak üzere ,davranışçı terapi,auditory integration therapy(işitsel terapi),konuşma terapisi,ilaç tedavisi,occupational therapy( faaliyet terapisi),özel diyetler,müzik terapisi,syntonic optometri,vs vs gibi çeşitli terapilerden yaralanılmasından yanayım.

Bir tek kişi , kurum ve öğretinin çocuğumuzun yaşam kalitesini düzeltemeyeceği görüşündeyim.

Teşhis konduktan sonra 7/24 çalışılmazsa hayatının geri kalan kısmında sorunlar yaşayacağı görüşündeyim.

Ben Rain Man filmini seyredip seyredip oradaki karakterin zayıf ve kuvvetli yanlarını görüp,oradaki hataları öğrenip hayatımı ona göre planlıyorum.

Oğlumun zayıf ve kuvvetli olduğu yanları tespit edip planlamamı ona göre yapıyorum.

Sanki orkestra şefi gibiyim.

Biz akşam yemeklerinde çok zor olsa bile birlikte yemeğe çalışıyoruz.

Ama Cem’in kuaförünü,lokantasını,yatağını,her şeyini planlı olarak değiştiriyorum.

Her güne değişik bir faaliyet buluyorum.

Normal yurdum insanları bizi daha kolay kabulleniyorlar.

Entel arkadaşlarım beni benimsiyor ama oğlumla olmayı tercih etmiyorlar.

Bu da çok üzücü ve bizi izolasyona sürüklüyor.

Ben de sosyal kulüplere üye olarak insanlarla beraber olma arzumu öyle geçiştiriyorum.

Hem kalabalık hem yalnızlık aynı anda yaşanıyor.

Forrest Gump filmini seyredip fırsat verilen insanların ne gibi mucizeler yapabileceğini ve bu fırsatların oğlumun da karşısına çıkmasını diliyorum.

Cem’den sonra otizmli olmuş kişiler daha şanslılar.

Keşke bu hastalık hiç olmasa ama önlerinde Cem gibi bir örnek var.

Otizmde her birey tek ama yine de her gün yapılması gereken çok önemli sensory hareketleri ile kısa sürede yol almak mümkün.

Eğer bu hareketleri öğrenip de çocuklarımıza hala yaptırmıyorsak bu bizim çocuklarımızın otizmli kalmasına seyirci olacağımızı tercih ettiğimizi gösterir.

Çiçekler bile bakımla daha güzel ve canlı olabiliyorsa,otizmli diye oğlumu bir kenarda atıl bırakamayacağım.

Bu yolda harcayacağım emek benim salt annelik değil, insanlık görevimdir.

Bir yerde okumuştum otizmin birinci tedavisi aile düzenini bozmamakmış.

Ben bunun için çok çabaladım.

Aynı anda bir çok kişinin gönlünü almak olağanüstü zor.

Eşimle evli kalarak onu baba sevgisinden mahrum etrmedim.

Cem sayesinde mükemmel bir kızım oldu çünkü Cem ile ilgilendiğim süre içinde o da en yararlı kurslara gitti.

Model davranış geliştirerek eğitmek daha iyi sonuçlar sağlar dediler.

Eşim baskete başladı,ben yeniden üniversiteye girdim.

Evde sigara içilmiyor.

Bana göre otizmli kişinin bir başka otizmli kişiden öğrenebileceği fazla bir şey yok maalesef.

O nedenle kendi gibiler arasına girmesi hem zaman kaybı hem de yeni sterotipiler geliştirmeleri açısından riskli.

Eger şu anda yeni otizm tanısı konmuş bir çocuğum olsaydı,HİÇ VAKİT KAYBETMEZDİM.

Gözyaşlarımı kurular ve çalışmaya başlardım.

Otizmin henüz bir tedavisi yok .

Ama çalışırsak yaşam hem otizmli hem de ailesi için o kadar da umutsuz değil.

ilk yapacağım yoğun bir şekilde SENSORY INTEGRATION THERAPY, Auditory Integration Therapy,DiYET, Hipotherapy.Masaj yapardım.Eve gerekli materyali alırdım.Yüzme öğretirdim.

Bisiklete ,salıncağa bindirirdim.

Diyet yapar,antibiotik vermezdim.

Doktorumu bu konuyu öğrenmeye teşvik ederdim.

İngilizce öğrenirdim.

İnternete girerdim.

Diğer ailelerin neler yaptığını araştırırdım.

Derneklere hemen üye olurdum.

Dernekler şu anda çok güzel faaliyetlerde bulunuyorlar.

Doğru terapist ile aileleri buluştuyorlar,bilgi sağlıyorlar,

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINA otizmde kaynaştırma eğitiminin gerekliliğini anlatmak,her otizmli bireye bir sensory therapist ve occupational therapist düşecek şekilde sınıfları ayarlamak

ve bilgili öğretmenler yetişmesini sağlamak ve toplumda bu sendromun tanınmasını sağlamak için dernek ve vakıflara ihtiyacımız var.

Bizden sonra çocuklarımızın geleceğini dernekleşmeden sağlayamayacağız.Yaşam Köyleri kurmak zorundayız.

Küçük yaşta doğru terapiyi bulmak çok büyük bir şans.

Ama çocuklarımız hep çocuk kalmıyor.

Tekrar ediyorum maalesef otizmli insanlar,ağrılara,kızgınlığa,korkuya ve yaşamlarındaki karmaşaya göğüs germek zorundalar.

Ben yasadiklarimi herkesle paylasiyorum ama bugüne kadar otizmden çıkmış birinin ergenliğinde ne yapması gerektiğini bana anlatabilen bir tek kişiye rastlamadım.

Okulunu bitirmesi, gençlik,iş bulma,askerlik,evlenme çocuk sahibi olma bunlar bir başka milenyumda mı olacak,başka gezegende mi ,onlar için ne yapmalı, kim yol gösterecek?

Bu kadar soru işareti ile şimdiyi kaçırmamamızı dilerim.

Aslında yaşı ne kadar büyürse büyüsün her organizma gelişiyor.

O nedenle terapiler uzun zaman dilimine yayılıyor.

Vazgeçmemeliyiz.

1999 da Cem’e iyileşmiş dediklerinde Bernard Rimland Ph.D.’ye yazdım.

Böyle bir şey olabilir mi, mümkün mü? diye.

Sevinmeden önce.

Bana dedi ki “eğer bir ördek ördeğe benziyorsa,ördek gibi ses çıkarıyorsa,ördek gibi yürüyorsa,o zaman o bir ördektir.”

Böylece Cem’in terapisi artık normal çocuklar gibi akademik eğitim,spor,lisan,müzik,resim,sosyal aktiviteler ve olmazsa olmaz sensory integration olarak sürmekte.

Bununla beraber son zamanlarda öğrendiğim Reiki ile hayatımıza başka bir boyuttan bakıyoruz.

Belki de karmik düzende bunu yaşamalıydık?

Belki bu bize veya Cem’e bir şey öğretecekti?

Belki yaşam planlarımızda vardı?

Belki de Cem bu rahatsızlıktan iyileşip başkalarına yol gösterecekti?

İşin içinden çıkamadığımız bir dönemde yeni öğretiler bize oldukça yardım etti.

İşte her ne olursa olsun o bizim Cem’imiz.

Babası,ablası,ben, anneannesi,büyükanneannesi,İstanbul’dan ekmeğini getiren Eni$’tesi,terapistleri,öğretmenleri,yurt dışındaki kuzinleri ve Cem’in kıyısından geçen ve Cem’e emek veren herkes Cem sayesinde ilginç izlenimler yaşıyoruz ve sıradanlığın dayanılmaz sıkıntısından kurtuluyoruz.

Gülçin Vardarcı