27 Aralık 2010 Pazartesi

Gülser Vardarcı'nın doğum günü

 
Posted by Picasa

Güzel Kızım Gülser Vardarcı^ya yaptığım doğum günü pastaları

 
Posted by Picasa

cem Vardarcı Bülent Öztürk'ten ilk keman dersini alırken

 
Posted by Picasa

Otistik ve zihinsel engelli çocuğa sahip ebeveynlerin evlilik uyumları

Sarısoy, Murat

Başlik Otistik ve zihinsel engelli çocuğa sahip ebeveynlerin evlilik uyumları / Murat Sarısoy ; danışman Oya Sorias
Baskı İzmir: Ege Üniversitesi, 2000




BULUN.YER YER NO STATÜSÜ
MERKEZ K. TEZLER BÖLÜMÜ SBE 2000 Sar.
KUTUPHANEDE

Tanım V, 83 y. : gra.: tab.: 30 cm.
Not Tez (Yüksek Lisans) -- Ege Üniversitesi, 2000
Özet Bu çalışmanın temel amacı otistik ve zihinsel engelli çocuğa sahip olmanın evlilik ilişkisini ve ruh sağlığını nasıl etkilediğini incelemektir.Araştırmanın örneklerini zihinsel engelli bir çocuğu olan 39 evli çift, otistik bir çocuğu olan 38 evli çift, normal bir çocuğu olan 38 evli çift olmak üzere üç gruptan oluşmuştur.Örneklemde 116 anne ve 116 baba olmak üzere toplam 232 ebeveyn vardır. Anne babaların eşlerini değerlendirme biçimleri ve evlilik uyumu, bağımlılık, kopukluk, kontrolcülük ve güvenilebilirlik olmak üzere 4 alt boyuttan oluşan, kadın ve erkek olmak üzere iki farklı formu bulunan Birtchnell Eş Değerlendirme Ölçeği (Birtchell Parent Evaluation Scale) ile değerlendirilmiştir.Ruh sağlığını değerlendirmek için STAI Kaygı Envanteri ve Beck Depresyon Envanteri kullanılmıştır. Tek yönlü varyans analizi ve otistik, zihinsel engelli ve normal çocuğa sahip olan annelerin ve babaların Birtchneel Eş Değerlendirme Ölçeğinin, alt ölçeklerinden elde ettikleri ortamlar analiz edilmiştir.Buna göre; annelerde bağımlılık alt boyutuna göre gruplar arasında fark bulunamamıştır, zihinsel engelli ve otistik çocuğa sahip annelerin eşlerini kopuk kontrolcü ve aynı zamanda güvenilir olarak değerlendirdikleri bulunmuştur.Otistik ve zihinsel engelli çocuğa sahip babalar eşlerini bağımlı ve kontrolcü algıladıkları bulunmuştur.Zihinsel engelli çocuğa sahip babaların eşlerini otistik ve normal çocuğa sahip gruba göre kopuk ve aynı zamanda güvenilebilir buldukları sonucu bulunmuştur. Üç grup anne (zihinsel engelli, otistik ve normal çocuğa sahip) ve üç grup babanın kaygı ve depresyon düzeyleri iki yönlü varyans analizi ile karşılaştırılmıştır.Sonuçlar engelli çocuk annelari ve babaları arasında kaygı ve depresyon açısından fark bulunmadığını göstermiştir.Ancak otistik çocuğu olan annelerin ve babaların kaygı düzeylerinin normal çocuklu anne ve babalardan daha yüksek olduğu bulunmuştur.Ayrıca engelli bir çocuğa sahip babaların depresyon düzeylerinin normal gruptan daha yüksek olduğu saptanmıştır.
Evlilik ilişkisi, evlilik uyumu, zihinsel engel, otizm, otistik bozukluk.
Konu Psikoloji A.B.D.

Alt yazar Sorias, Oya danışman

25 Aralık 2010 Cumartesi

Chicken Soup for the soul kitabı için Cem Vardarcı^nın bir hikayesi

Chicken Soup
My son Cem is %98 recovered from autism:)
We had very though time during his treatment process.
Cem had started to talk when he was 5 yo. with very intensive therapy.
We live in Izmir/Turkey and we have decided to come to US to Mary Bolles's clinic to have a specific sensory learning treatment which we beleived it was a miracle.
Then we have prepared for the trip.
When we were on board in the Turkish Air Lines flight he had met the lady who was the chief of the staff and he had greeted the lady as "Mr.Hostess,how are you?".

My son is extraordinary handsome and noone can figure out from his outlooking that he is an autistic, so the lady was shocked in the very first moment how Cem couldn't realize that she is not a man but a woman.

I guess Cem knew that she was a woman but he couldn't find the correct word from the vocabulary and called her Mr.instead of Mrs.

From time to time we tease him with this story.

Gulcin Vardarci

Cem Vardarcı^nın terapi VCD leri hakkında

Cem'in terapi VCD leri

Bu Video Cd ler tamamen kisiseldir.
Oglum Cem Vardarci'nin ozel terapi seanslarini cektigim ,Cem'in gereksinimleri dogrultusunda duzenlenmis ,terapi filimleridir.
Bu filimler tavsiye niteligi tasimaz.
Kopyalanip uzerinden gelir elde edilemez.
Bu filimleri cekmemdeki amac
1-Neyi ,nasil uyguyladiklarini kayit etmek icin
2-Buradaki terapistlere "tam olarak boyle istiyorum"demek icin
3-Oglum Cem Vardarci'nin gelismesini takip edebilmek icin
4-Eger bir gun "iyilesirse" "bak biz nelere katlanmistik"diyebilmek icin
5-Birgun oglum iyilesirse ekonomik gucu ve lisani ,cesareti olmayan otizmli cocuklarin ailelerine gonullu yardimci olmak icin



1997 yilinda ilk Israil'e gidisimizi kaydetmemistim.
Donusumde buradaki terapistlere yapilacaklari tarif etmekte cok zorlandim ,"sensory"kelimesini bile isitmemislerdi,hele hele oradan satin aldigim materyalleri hayatlarinda ilk kez goruyorlardi iste o zaman cocuklarimiza saygisizlik ettiklerini dusundum
Bir kurum acilrsa "dogru is" yapilmali.
Bu iste bir cocugun "hayati" soz konusu olursa
Biliyorum ki sizlerde bu isi mucadele ile bayrak yarisi haline donustureceksiniz
Kolay Gelsin
Gulcin Vardarci

JEAN AYRES'in yazdigi SENSORY INTEGRATION AND THE CHILD (DUYUSAL BÜTÜNLEME) ve CEM VARDARCI

Jean Ayres ve CEM

Oglumun otizmli oldugunu ogrendigimizde ailece geleneksel hatalari tekrarladik.
Once reddettik.
Nasil olur du da bizim gibi super lerin boyle problemli cocugu olurdu?

Sonra tum tibbi tetkikler yaptirdik
Oysa bunlar ise hem para hem zaman kaybi imis.

Sonra uzmanlarin bu konuda bilgili oldugunu sandik.
Oysa bu konuyu yeterince okumamislardi bile.

Sonra sagdan soldan buldugumuz terapistlere inandik.
Onlarin cocugumuzu iyilestirecegini sandik.
Onlarda konuya bizim kadar uzakti.
Bolgedeki 5-10 hasta donusumlu olarak 5-10 terapist arasinda gidip gelir.

En buyuk hatayi cocugumuzu kendi gibiler arasina sokmakla yaptik.
Cocuk bile bunun ne kadar yanlis oldugunu bize soyledi.
bir de baktik ki filanca gibi bagiriyor falanca gibi kusuyor ya da bizim cocugumuzun sorunu bir baska evde o gece...

Bir gun sensory integration therapy ile tanistik.
Terimler cok yabanciydi ama sanki sihirli bir degnek degmisti.
Hergun yeni bir gun oldu.:)
tunelin sonunda silik de olsa bir isik gorduk ve calistik calistik calistik.
Bize"husraniniz buyuk olacak"dediler,yilmadik.
Giderek cocuk iyilesmege daha bir normal davranmaya basladi.

Eger bu kadar zaman kaybetmemis olsaydik eminim ki su anda hic bir belirti kalmazdi.
Dikkat daginikligi ve hiperaktivite disinda az sorunumuz kaldi.
Otizm gerilerde kaldi.

Bizim gibilerin en onemli sorunumuzda gectigi yasi ile su andaki yasinin sorunlarini ayni anda yasamasi.O nedenle iki kisiyle ayni anda ugrasmis gibi oluyoruz.onlarda bizde yoruluyoruz.

Su anda normal cocuklar gibi okula gidiyor.
Gunlerimiz normal cocuklari mesgul edecek faaliyetlerle dolu.

Lutfen JEAN AYRES'in yazdigi SENSORY INTEGRATION AND THE CHILD
kitabini sizlerde okuyup uygulayin.

Bir ayrinti da bizden baska hic kimsenin yeterli caba gostermeyecegidir.

Lutfen;

Cocuklarimiz omur boyu cocuk kalmasinler.

Gulcin Vardarci

Cem Vardarcı 2008 Ziva Rom Epikriz

23/09/2008
Dear Sirs,
Cem Vardarcı is Asperger.
But he is very high functional.
He is almost closed to be a NORMAL one.

What he miss is:

1-His body is weak.
He loses his confidence because his body is poor.
His attentive is not enough, so he needs a mediator in school to help him to be a good student.

2-In this session 22/09/2008 I see that he is completely better.
Now he learned to play piano much better and he is improved in violin.
I was very happy to see his progress from January 2008.

3-He has too much anxiety.
So he is afraid of everything.
Especially NEW things.
Because of his anxiety let him more TIME to prepare himself.
Give him his time.
He afraids everyday less and less from people.
In modern time my colleges think that everyone of us improve day and day in the lifetime.

There is a gap between his intelligence and cognition.
The program with him is to make him more integrated to close the gap.
It means that we as a therapist want to make his body stronger.
When he will be stronger in the body his maturity will be better.

I appreciate you let him to be in NORMAL group.
It makes him a better man.
Normal society integrates him.

ATATÜRK began to build a new modern Turkey.
Every Turkish member of this Turkish soceity and Cem is one of this soceity.
So I beleive ATATURK will enjoy to see from the sky that you give him a little place among Turkish people.

I beleive Cem is a FLAG.
A first one who walks in the first place of all Turkish children.
He is the one who goes in front of the children and he will show them the way.

You can be proud for that.
Because you take place in his therapy.
To his best future you take part in this picture.

I want to be in touch in the next period.
Thank you for everything.

Expert of PDD
Ziva Rom
Tel Aviv
Israel

Cem Vardarcı ÜBAGSL Metroda koroda

otizm Diyet organizasyonu ANDI USA Gülçin Vardarcı^nın otizm yazılarınıı web sitesine ekledi

Search ANDI Search ANDI Search ANDI

Providing Help and Support For Families Using a Gluten & Casein Free Diet in the Treatment of Autism and Related Developmental Disabilities.



Home | News & Resources | F.A.Q. | Online Store | Event calendar | Parent Support System | Poster Project | Links | Contact



There are no NEWS or RESOURCES items that match your search for "Turkish."

There are no FAQs that match your search for "Turkish."

Links: TURKISH
1. General Links About Autism: Otizm ve glutensiz tarifler: Turkish
2. General Links About Autism: Otizmle Savasta Basari:) Turkish
3. General Links About Autism: Otizm den once Otizmden sonra : Turkish
4. General Links About Autism: Otizmde SIK sorulan sorular: Turkish
5. General Links About Autism: Otizm Gezegeni: Turkish
6. General Links About Autism: Otizm & 5 duyu: Turkish


There are no PARENT SUPPORT SYSTEM CONTACTS that match your search for "Turkish."

İTO'da Gülser Vardarcı'nın organize ettiği Rotaract ve ÜBAGSL "Küresel Isınma ve Su" konulu Resim sergisi

Cem Vardarcı Tenis ve Otizm

Duyu Bütünleme Terapisi ile otiznden çıkan Cem Vardarcı hakkında Ziva Rom'un görüşleri

Cem Vardarcı Sahile Vurmuş Deniz Yıldızı

Cem Vardarcı SKY TV ye yaptığı resimleri anlatırken 2000

Cem Vardarcı SKY TV ye yaptığı resimleri anlatırken 2000


Cem Vardarcı yeni otizm teşhisi konmuş ailelere moral vermek için gitar çalıyor 2005

İstanbul Elit gençler Kolejinde gülçin Vardarcı'nın otizm hakkında konuşması

BursaYerel Gündem 21 Kapsamında Gülçin Vardarcı'nın konuşması 2005

Gülçin Vardarcı'nın Otizmi anlattığı Rotaract Konuşması 2005

Selvi Borazancı Persson'un Cem Vardarcı'ya seminer daveti 2004

Kimden: Gülçin Vardarcı [gulcinvardarci@vardarci.com.tr]
Gönderme tarihi: Pazartesi 17 Mayıs 2004 23:03
Kime: Gulcin vardarci
Konu: RE: Selvi teyze davetinizi kabul ediyorum.

From : Selvi Borazanci
Sent : Tuesday, May 4, 2004 6:43 PM
To : cemvardarci@hotmail.com
Subject : RE: Selvi teyze davetinizi kabul ediyorum.


Sevgili Cem,
26 mayis Carsamba gunu saat 11.00'i sana ayiriyorum.
30 dakika sana ayiracagimiz konferans zamani yerlestiriyorum.
Bu zamani sen istedigin sekilde kullanabilirsin.
Resimler göstermek istersen onlari da getir yaninda.
sevgiler
Selvi teyze


From: "Cem Vardarci"
To: Otizm@hotmail.com
Subject: Selvi teyze davetinizi kabul ediyorum.
Date: Tue, 04 May 2004 14:13:21 +0000

Selvi Teyze,
seminerde konusabilirim.
sevgiler
Cem Vardarci

23 Aralık 2010 Perşembe

Otizmli çocuklar için Amerikada önerilen ilaçlar

Children's Autism Medication Chart

TRADE NAME GENERIC NAME APPROVED AGE
Stimulant Medications
Adderall amphetamine 3 and older
Adderall XR amphetamine (extended release) 6 and older
Concerta methylphenidate (long acting) 6 and older
Cylert* pemoline 6 and older
Dexedrine dextroamphetamine 3 and older
Dextrostat dextroamphetamine 3 and older
Focalin dexmethylphenidate 6 and older
Metadate ER methylphenidate (extended release) 6 and older
Ritalin methylphenidate 6 and older
Non-stimulant for ADHD
Strattera atomoxetine 6 and older
*Because of its potential for serious side effects affecting the liver, Cylert should not ordinarily be considered as first-line drug therapy for ADHD.
Antidepressant and Antianxiety Medications
Anafranil clomipramine 10 and older (for OCD)
BuSpar buspirone 18 and older
Effexor venlafaxine 18 and older
Luvox (SSRI) fluvoxamine 8 and older (for OCD)
Paxil (SSRI) paroxetine 18 and older
Prozac (SSRI) fluoxetine 18 and older
Serzone (SSRI) nefazodone 18 and older
Sinequan doxepin 12 and older
Tofranil imipramine 6 and older (for bedwetting)
Wellbutrin bupropion 18 and older
Zoloft (SSRI) sertraline 6 and older (for OCD)
*Antipsychotic Medications
Clozaril (atypical) clozapine 18 and older
Haldol haloperidol 3 and older
Risperdal* (atypical) risperidone 18 and older
Seroquel (atypical) quetiapine 18 and older
Mellaril thioridazine 2 and older
Zyprexa (atypical) olanzapine 18 and older
Orap pimozide 12 and older (for Tourette's syndrome—Data for age 2 and older indicate similar safety profile)
Mood Stabilizing Medications
Cibalith-S lithium citrate 12 and older
Depakote valproic acid 2 and older (for seizures)
Eskalith lithium carbonate 12 and older
Lithobid lithium carbonate 12 and older
Tegretol carbamazepine any age (for seizures)


*The U.S. Food and Drug Administration has approved Risperdal as autism medication to treat irritability in autistic children and adolescents. This is the first time the FDA approved a drug to treat behavior-related problems associated with autism in children. The drug can be used to treat aggression, deliberate self-injury and temper tantrums. Risperdal is considered an atypical antipsychotic drug manufactured by Janssen Pharmaceutica N.V. in Beerse, Belgium.

22 Aralık 2010 Çarşamba

Otizmde uygulanan TEACCH Programı tanıtıldı Oder'in konuğu olan Selvi Borazancı Persson ve Cem Vardarcı panelde konuştular

http://www.ntvmsnbc.com/news/271601.asp?cp1=1

Otizmde uygulanan TEACCH Programı tanıtıldı

Otistik çocukların dünyasını keşfetmeye ve buradan yola çıkarak topluma kazandırmaya dönük “Treatment and Education of Autistic and Related Communication Handicapped Children” (TEACCH) programının Türkiye’de tanıtımı için seminer düzenlendi.
AA
26 Mayıs 2004 — Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Otistik Çocukları Koruma ve Yönlendirme Derneği (ODER)’in işbirliğiyle eğitimcilere yönelik olarak düzenlenen seminere, uzun süre İsveç’te yaşayan Fizyoterapi Uzmanı Selvi Borozancı Persson, konuk olarak katıldı
Eğitimcilere, otizmde uygulanan TEACCH Programı’nı anlatan Fizyoterapi Uzmanı Persson, şöyle dedi: “Onların farklı düşünce tarzı ve davranışları var. Bunun altında yatan neden ne, hangi mantıkla hareket ediyorlar; bunu bulmaya çalışıyoruz. Ardından bu verilerden hareket ederek, onları kendi dünyamıza çekmeye başlıyoruz. Yani önce onların dilini öğreniyor, sonra kendi davranış ve kurallarımızı anlatıyoruz.”
Persson, 4 yaşından itibaren haftada 40 saatlik bir eğitimle 100 otistik çocuktan 50’sini normal bir öğretim yaşamına sokabildiklerini bildirdi.
Otistik çocukların anne ve babaları tarafından kurulan ODER’in Yönetim Kurulu Başkanı Ergin Güngör ise bu yıl ikincisini düzenledikleri seminere, 20’si Milli Eğitim personeli, 15’i özel eğitim kurumlarından olmak üzere 35 kursiyerin katıldığını; bu şekilde otizm ile ilgili eğitimin kalitesini yükseltmeye çalıştıklarını söyledi. Güngör, MEB Otistik Çocukları Eğitim Projesi (OÇEP) çerçevesinde İzmir’de iki devlet okulunda özel sınıf açtıklarını, ikili öğretimde 3’er çocuğa özel ders verildiğini kaydetti.

OTİSTİK ÇOCUK ANLATIYOR
Bu arada, 2 yaşından bu yana özel eğitim alan 14 yaşındaki Cem Vardarcı, seminerde, yaşadıklarını anlattı. Katılımcılara, yazılı olarak hazırladığı metni okuyan ve soruları yanıtlayan Vardarlı, şunları söyledi: “Doğduğumda çok şeker bir çocuktum. Sonra rahatsızlık hissettim ve konuşamadım. Her şeye kızıyordum. Sesler ve kokular beni rahatsız ediyordu, uyuyamıyordum. Takıntılarım vardı, hiperaktiftim. Anneannem ile bir gün doktora gittik. Otistik olduğumu söylediler. İlkokula gidemeyince özürlüler okuluna verdiler. Sonra özel eğitim aldım. Giyinmek, yemek yemek, arkadaşlar edinmek kolaylaştı. Normal ilkokula başladım. Org, darbuka çalıyorum. Haluk Levent’in konserinde bateri çaldım. İngilizce ve Almanca öğreniyorum, basketbol oynuyorum, 3 gazetede yazım çıktı. Ben artık mutlu bir gencim. Bana yardım eden herkese teşekkürler.

Oğlum Cem Vardarcı'nın mucize olarak 2001 de Otizmden çıkması ile yardım ettiğim "adını bile bilmediğim" ailelerden alığım teşekkür mesajları

Gönderme tarihi: Cuma 19 Aralık 2003 14:07
Kime: gulcinvardarci@vardarci.com.tr
Konu: hayatımızda yeni ve güzel bir sayfa sayenizde...
gülçin hanım;
dün akşam büyük bir heyecanla vcdleri seyrettik.
cem'i gördük.binlerce kez maşallah ...size ,inancınıza,emeğinizin büyüklüğüne,
yardımseverliğinize,konuya hakimiyetinize hayran olduk.eşim yoktu.annemle ağlayarak,gülerek,umutlanarak ve binlerce kez iyi dileklerle seyrettik.annem ve ben sizin için ,cem için dualar ettik.cem aynı benim oğluma benziyor.kaşı,gözü,yüzü herşeyi,inanamadık.ne kadar iyisiniz .biliyorumki allah size vede cem'e hep iyi günler gösterecek.
biz sizinle tanıştığımızda özel eğitim aldırmaktan vazgeçmiştik.ama mecburen gidiyorduk.ve her gidişimizde oğlum girdiği depresyon yüznden kabuğuna daha çok çekiliyordu.eğitim onu otizmin içine atıyordu.çünkü siznde belirttiğiniz gibi onu anlamadan ,sıkıntılarını bilmeden ondan devamlıbirşeyler yapması isteniyordu.o da bunu yapamadıkça kendine zaten az olan güvenini yitiriyor ve buçocuklarda çok çabuk girilen depresyonuniçinden kendini çıkaramıyordu.herşey için teşekkür ederim.bu bize yeni bir sayfa ve enerji gerçekten...biz sizin yolunuzun doğruluğuna beynimizle,birkimlerimizle ,deneyimlerimizle ,yüreğimizle inandık.öyle bir zamanda bize yardımcıoldunuz ki,gerçekten minnettarız size...ve biz ekranda gördüğümüz o duyarlı,sevecen ,yapyığı işe sonuna kadar inanan(ki bu da başarıyı getirmiş yanında ),yardımsever ve de emektar anneye ve annnenin emeklerine cevap veren ,çabalayan o sevimli,esprili çocuğada hayran olduk.allah sizi nazardan korusun .dualarımız sizinle...sevgilerle...

Gönderme tarihi: Cuma 23 Nisan 2004 14:42
Kime: gulcinvardarci@vardarci.com.tr
Konu: RE: Sonsuz teşekkürler

Gülçin hanım
Öncelikle göndermiş olduğunuz çok değerli bilgiler için çok teşekkür
ediyorum. Ben ve eşim Cem'e benzer özellikler gösteren oğlumuz için (xxxx,
6 yaşında) 3 yıldır büyük sıkıntılar içindeyiz. Sizin bu azim ve başarınız
bizlere inanın çok büyük moral verdi. Çok özellikli ve değerli bir anne
olduğunuza inanıyor ve deneyimlerinizi insanlarla bu kadar samimi
paylaştığınız için size inanılmaz saygı duyuyoruz. Deneyimlerinizden çok
yararlanacağımızı düşünüyoruz.
İnşallah ileride tanışmakta nasip olur.
Saygılarımızla

20 Aralık 2010 Pazartesi

An interview with Gülçin Vardarcı about autism in her life

Interview with Gülçin Vardarcı about autism in her life




I know Mrs.Gülçin Vardarcı for three years as a volunteer mother of my friend Cem who is a classmate also a music student and recovered from autism.



M. Hello Aunt Gülçin I need to make an interview for my English homework, may I ask you some questions ?

G.V. Of course Melis please don't hesitate.



M. Who are you?

G.V. I am a lady who is 51 y.o.

Happily married,have two brilliant children.A daughter and a son.

I am a housewife available for almost everything.



M. I observe you and think that you are an extreme example of motherhood, where do you get that kind of energy?

G.V. I have a wonderful family,full of love and care.



M. Please tell me about your dughter.

G.V. She is 6 years older than Cem.

She is a pysychologist.She knows English,French and German.

She works with her father.

She makes MBA.president of Rotaract club.Plays tennis.As you can see she is high active like all other members in my family.



M.Could you tell me something about your husband?

G.V.He is electrical engineer.

He still plays basketball.and is workoholic.

We've got married so young and he even went to his military service after we had our lovely daughter Gülser.



M .How could you find out that Cem was a person with autism?

G.V.I didn't. My mother is a pharmacist and she is the only one who felt something was wrong with Cem.



M. How does it feel to have a disabled child?

G.V.Terrible.You feel frightened and desperate.



M Can you tell me something about his illness?

G.V. The first sign for autism is that they don't make eye contact.They are unique.

People with autism don't talk,don't want to be touched ,have severe temper tantrums and they feel like "lost in space",they spin objects and have obsessions.



M. How could you find the right therapy for him?

G.V. It took 5 years after his diagnosis to find the suitable treatment.So he lost most of his precious time of his childhood.



M.Where did Cem get the right therapy?

G.V. In Israel and USA.



M.How could you follow the directions, miles away from the therapists?

G.V. I was lucky because I knew English and German and from time to time we've come together to broaden our views.



M As a miracle he is recovered from autism,how could you manage that?

G.V. I made empathy.I myself became like an autistic . And worked 24 / 7.

I was well educated that helped me and one needs of course some kind of money,time and belief.



M. Tell us about your weaknesses and strengths.

G.V.Sometimes in life it snows and rains in the same time so you must be ready for the unexpected.

I talk too much ,I eat too much but I am very kind hearted.I am a tough cookie.I always know what to do.



M.When did you get the chance to know that Cem is talented in music?

G.V.His sister noticed that when he was playing a rithym exactly the same when Cem was 5 yo.



M.What happenned then?

G.V. She took him to percussion classes when he was 10 y.o.and it is the turning point of Cem's life.



M.How can Cem play his instrument without notes?

G.V. People like Cem are gifted.God somehow have given them some talents that we ordinary people never can have.

He even can play many instruments at a time.It is amazing.They don't have lineer thinking like us.

so I watch him and say, what next?





M.Why do you prefer to come to school with Cem?

G.V. It is not a life style that I choose.

I feel that I am obliged to come because noone knows anything about Cem.



M..Aren't you bored to stay at school for ten hours?

G.V. Be sure that I mostly ask that question to myself either,but to know that a good education and friendship Cem receives make me satisfied and I keep on going.



M What will be your next stop?

G.V I don't do this for my own sake.

I've promised to help him as far as he wants to go to school.

We'll see altogether.

Yaşar Üniversitesi YAPRAK DERGİSİ nde CEM VARDARCI

YAPRAK DERGİSİ

SADİ UĞUR DAMCI
Yaşar Üniversitesi Hukuk Topluluğu
tarafından düzenlenen Otizm Farkındalık
Etkinlikleri, Selçuk Yaşar Kampusü
Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Otizmli Ateş Küldoğan’ın piyano ve
Cem Vardarcı’nın keman dinletisi sonrasında
başlayan konferansta konuşan
Yrd. Doç. Dr. Alev Girli, otizmin sosyal
ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen
bir gelişim bozukluğu olduğunu
belirterek genellikle yaşamın ilk iki yılında
ortaya çıktığını söyledi. Yrd. Doç.
Dr. Alev Girli

Psikolog Gülser Vardarcı'nın Otizmde Duyu Bütünleme (SENSORY INTEGRATION) makalesi

Otizm Duyu Entegrasyonu
Gülser Vardarcı Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 3.sınıf 07014450 OTİZM ve DUYUSAL ENTEGRASYON BOZUKLUĞU Duyu organlarımızla gelen bilgilerle, çevremizi ve kendimizi algılarız. Dokunma,tat alma, koku, görme, işitme, proprioseptif (kas eklemler ve bağ doksu ile algılanan pozisyon duyusu) ve vestibüler (iç kulaktaki duyu organları ile algılanan, hareket, denge ve yerçekimi ile mesajları alan) duyular aracılığıyla alınan uyaranlar ile merkezi sinir sistemine pek çok bilgi iletilir. Merkezi sinir sistemimiz, beyin ve beynimizin vücudumuz ile ilişkisini sağlayan omurilikten oluşur. Görevi, iletilen bilgileri organize etmek, gelen bilgiler arasında bağlantı kurmak ve parçalardan bir bütün oluşturmaktır. Bir tek duyudan alınan mesajlar öğrenmemiz için yeterli değildir. Çeşitli duyuların sağladığı bilgiler arasında ilişkili olmalıdır. Örneğin, dokunma duyusu ile alınan mesajlar görmeye, görme duyusu ile alınan mesajlar dengeye ve vücudun farkında olunmasına, bu da öğrenmenin gerçekleştirilmesine yardımcı olur. Mesajlar arasında bağlantı kurulması, yani duyu bütünlemesi sayesinde beynimiz bizim çeşitli beceriler kazanmamızı ve öğrenmemizi sağlar. Çocuğun ayakkabısını bağlamayı öğrenmesi için ayakkabı bağını görmesi, ona dokunması, kendi parmak hareketlerini kontrol edebilmesi, kendine anlatılanları dinlemesi, dengesini bozmadan çömelerek belli bir pozisyonda ayakkabısını bağlaması gerekmektedir. Bu sayılan duyuların çoğundan gelen mesajların birbiriyle bağlantısının yani duyu bütünlemesinin olması gereklidir. Tüm bu kapasiteler insanda bilinçdışı bir şekilde oluşmaktadır. Bunun yanı sıra, yine bilinçdışı şekilde sinir sistemimize sürekli olarak kaslarımızdan bilgiler aktarmaktadır. Bu algılar ise basınç, hareket, vücut pozisyonu ve yerçekimi kuvvetidir. Bu da bizim vücudumuzu algılayışımızı, uzay içindeki duruşunu, vücudumuzun aldığı pozisyonları ve başka objelerle ilişkisini değerlendirmemizi sağlar. Tüm bu algıların normal olarak işlemesi, bizim makasla kesme işi yaparken veya saçımızı tararken her hareketimizi tek tek düşünmeden zorunda kalmadan yapmamızı sağlar. Duyu Bütünlemesi Bozukluğu: Duyu bütünlemesi bozukluğu olan çocuklar algıladıklarını bütünleştiremezler ve parçalardan bir bütün oluşturamazlar. Otistik özellikleri olan çocukların çoğunda duyu bütünlemesi bozuklukları görülür. Vestibüler uyaranları bütünleme güçlüğü yaşayan çocukların, günlük yaşamda yerçekimine güvensiz ve savunmacı davranışlar geliştirdiği görülür. Örneğin, merdivenin son basamağına atlayamaması, kaldırım taşı üzerinde yürüyememesi, merdiven korkuluğuna sıkıca tutunmadan inip çıkamaması, oturduğu sandalyenin başkası tarafından hareket ettirildiğinde aşırı derecede korkması gibi. 1960’ların başında, Dr. Jean Ayres bazı çocuklarda, duyular yolu ile gelen bilgilerin sinir sistemi tarafından değerlendirilmesinde problem yaşandığı teorisini ortaya atmıştır. Duyu entegrasyonu bozukluğu yaşayan çocukların belirtileri sıralandığında, bunların otistik çocuklarda da görüldüğü bu nedenle bu bozukluğun otistik çocuklarda da bulunduğu fikri desteklenmektedir. (Ayres, A. J. 1979)


Otizmde görülen duyusal entegrasyon bozukluğu belirtileri şöyle sıralanabilinir,
Ø Dokunma, hareket, ses ve görüntüye aşırı duyarlılık: Katı gıda yeme problemi, bazı seslerde kulak tıkama, genelde çocukların hoşuna giden havaya atılma gibi fiziksel oyunlardan korkma bu alanla ilgili ve aynı zamanda otistik çocuklarda görülebilen davranışlardır.
Ø Duyusal uyaranlara karşı duyarsızlık: yukarıdaki örneklerin aksine bazı çocukların acı, ısı gibi şiddetli uyaranlara duyarsız kalması gibi durumlar buna örnek verilebilir. Bazı çocuklar bu iki uç durum arasında gidip gelebilirler.
Ø Aktivite seviyesinin normalden çok daha az ya da fazla olması: Otistik çocukların bazılarında görülen sürekli bir yorgunluk, zor harekete geçebilme hali ile diğer uçta sürekli hareket halinde olup bir türlü oturtulamayan çocuklar örnek olabilir.
Ø Koordinasyon problemleri: Genelde çoğu otistik çocuklar çok iyi bir dengeye sahip olabildikleri halde basit bir işi örneğin makas ile kesmeyi öğrenmekte güçlük çekebilirler.
Ø Konuşma lisan, motor becerilerde gecikme ve akademik başarıda zayıflık: Erken çocukluk döneminde konuşma problemi, okul yıllarında da öğrenme ve okul problemleri, en sık rastlanan durumlardır.
Ø Davranışlarını organize etmekte güçlük çekme: Bazı otistik çocuklar genellikle yıkıcı ve dürtüsel davranışlara sahip olabilir. Belli bir işi yaparken plan kurmakta, yeni bir duruma uyum sağlamakta güçlülük çeker.

Duyu Bütünlemesi Terapisi: Tek başına bir eğitim yaklaşımı değildir. Duyu algılamalarında farklılık olan otistik çocukların, doğru tepki verebilmeleri, kendilerini tanımaları, bulundukları mekân içinde kendileri algılamaları, çevrelerinin farkında olmaları ve hareketlerini kontrol edebilmeleri sağlanarak, öğrenme için gerekli ortam hazırlanır. Duyu bütünlemesi terapisi, dört yıllık bir yüksek öğrenim programını tamamladıktan sonra konusunda lisans üstü eğitim, seminer ve sertifika programlarına katılmış, bu konuda deneyimli uğraşı terapistlerince uygulanır. Özel tekniklerle, otistik özellikleri olan çocuğun ihtiyaçları doğrultusunda duyuları uyarılarak beynin mesajları organize etmesine yardım edilmektedir. Bunun için geniş bir oda içinde çeşitli büyüklükte terapi topları silindir şeklinde yastıklar, tavandan asılan serbest sallanan salıncaklar, altına tekerlekler yerleştirilmiş platformlar... v.b kullanılabilir. Çocuğun yaşına uygun ve eğlenceli çeşitli fiziksel etkinlikleri içeren tedavide, terapist ortamı kontrol ederken, çocuğun kendi yaptıklarını kontrol etmesi beklenir. Uygulanılan teknikler arasında, çocuğun vücut pozisyonunu değiştirme, sallama, yuvarlama, fırlatma, üstüne binme, döndürme ...v.b etkinliklerin yanı sıra, çocuğu pamukla dokunarak uyarma, ovma ve fırçalama gibi direkt dokunsal uyaranlar verilmesi de vardır. Dr. A. Jean Ayres geliştirdiği duyusal bütünleme terapisinde 3 asal duyu üzerinde yoğunlaşmıştır ( Ayres, A. J., 1979): Takdil (dokunma), vestibüler (işitme, denge) ve properioseptif (kaslar ve tendonlar). Takdil sistemin nöronları derinin hemen altında bulunur ve beyne mesajlar gönderirler. Bu mesajlar hafif dokunuş, ısı, acı ve sıkıştırma gibi hislerdir. Bunlar kişiye çevre hakkında bilgi verirler. Bu sistemdeki sorunlar kişinin dokunulmaya karşı direnç göstermesini, bazı yemekleri yememesini, bazı kıyafetleri giymemesini, ellerini yıkamamasını ellerini hiçbir şeye sürmemesini (yapışkan, kir, toz , boya, ıslak bez) ve ellerini kullanmamasını acıya karşı hissizmiş gibi davranmasını, içe dönük yaşamasını (izole olmuş bir şekilde), genel irrite halini ve hiperaktif olmasını sağlar. Vestibüler sistem iç kulaktaki yarım daire kanallarıyla ilgilidir ve başın dönme ve eğilme hareketlerini kontrol eder. Proprioseptif sistem kasların ve tendonların kullanımıdır. Bu sistem insanın nerde (ör: sandalyede mi?) olduğunu söyler. İnce motor hareketlerinin yapılmasını sağlar, kalem tutup yazmak, kaşıkla çorba içmek, düğme iliklemek bu sistemin doğru çalışmasıyla lur. Bu sistemde problem olursa, kişi düşer, boşlukta vücuduna doğru pozisyonu veremez, bebeklikte doğru emekleyemez, çıt çıtları yapamaz ve yemek yemesi düzgün olmaz. Diğer bir başka sorun ise motor plan yapamazlar. Duyusal bütünleme problemi olan insanlar, çabuk yorulurlar, ince ve büyük motor koordinasyon sorunları olur, planlama yapamazlar, konuşma/lisan problemleri olur ve okul sorunları 8akademik eğitim) olur. Araştırmanın amacı: Amerika’da Ayres kliniği 1979 yılında Jean A. Ayres tarafından kurulmuştur ve Sensory Integration International ile duyusal entegrasyon bozukluğunun terapisine öncülük etmektedir. Ayrıca yine Amerika’ da bulunan Therapeutic Associates , İsrail’de ELEM Enstitüsü, terapilerinde duyusal bütünleme tedavi yöntemlerine büyük önem vermektedirler. Araştırma, Türkiye’de henüz yeni yaygınlaşmaya başlayan bu tedavi yaklaşımının otistik çocuklardaki etkisini, bu bozukluğun otistik çocukların gündelik hayattaki problemlerini, duyusal terapi alan çocuklar ile duyusal terapi almayan çocuklar arasındaki farkları araştırma amaçlanmaktadır.


Kaynakça:
Ø Otizmde Tedavi ve Eğitim Yaklaşımları TOHUM Türkiye Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı Eğitim Kitapçığı-2 www.tohumotizm.org.tr
Ø Kayaalp V. İ., SOS! Otizm ve İletişim Problemi Olan Çocukların Eğitimi , Evrim Yayınevi (2000)
Ø Ayres, A. J., Sensory Integration and The Child , WPS, California (1979)
Ø Sensory Integration International web site, www.sensoryint.com Grandin, T. Thinking in Pictures and Other Reports from My Life With Autism Vintage Books (1996), New York
Diger Yerler:
Autism
Autism Research Institude

Makale orjinal haliyle alınmış ve aktarılmıştır. Makalenin burada yayınlanmasının yararlı olacağı düşüncesindeyim. Metinde hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Metin Gülser Vardacıya aittir

16 Aralık 2010 Perşembe

Autism Today

Asked By: Question: Dear Donna, I am Cem vardarci,15yo and %98 out of autism,one of the 2003 Temple Grandin Award winner. I am Turkish. I speak around Turkey to inform people about the inner look of autism. Please guide me what to do? Thanks cem Vardarci


Hi Gulcin, I think Turkey is very lucky to have you. It sounds like you are doing a good job raising awareness of the challenges of autism which every person with autism will do in their own unique way. In this sense, it is for your heart and your own life to guide you in how to communicate about it to the wider world. For some this is through speaking, others through typing, others through art, or simply in their own unique way of being within the world which touches others and leads them eventually to understand more. So you will educate your world in your way. I of course wish you well. warmly, Donna Williams *) www.donnawilliams.net

ÖZÜRLÜ ÇOCUKLAR VE SORUNLARI

ÖZÜRLÜ ÇOCUKLAR VE SORUNLARI

Özürlü çocuklar,bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi de önemli ülkemizde bir sorundur.
Tüm anne babalar,daha çocukları doğmadan düşüncelerinde hayali bir çocuk geliştirirler.
Hiçbir anne baba özürlü çocuk düşlemez ve istemez.

Şanssızlık sonucu özürlü bir çocuğa sahip olan anne babaların çoğu, çocuk dünyaya geldikten ve hastalığı teşhis edildikten sonra bu durumu kolay kolay kabullenemezler ,olayı görmezliğe anlamazlığa gelir,reddederler ve gerçeklere gözlerini kaparlar.
Daha sonra geçmişe dönerek çocukları ile ilgili basit sorunları büyütürler.
"çok ağlamıştım","düşürmüştüm","sevmediği için şu mamayı vermemiştim" gibi sorun dahi olmayacak ve hastalık yaratmayacak
durumları için için düşünerek,kendince mantık ilişkileri kurarak, derin bir suçluluk duygusuna kapılırlar; bu duygular içerisinde mutsuz ve tedirgin olurlar.

Zaten bu konularda başvurulacak merkezlerin kısıtlı olması nedeniyle aileler inançlarına,ekonomik düzeylerine,kültürlerine göre (üfürükçüler de dahil olmak üzere) duydukları her yere giderler.
Bu durum hem aileyi hem de çocuğu yıpratır.

Böyle anne babalar evdeki diğer çocuklarının tepkilerini çekecek kadar, özürlü çocuğun üzerine düşerle,kendilerini bu çocuklarına adarlar ve beklentileri olmadan maddi manevi özveride bulunurlar.
Böylece de aşırı kollayıcı,koruyucu anne babalar olup çıkarlar.
Bu türden davranışlar, yapabilecekleri zaten KISITLI olan özürlü çocuğu iyice kısıtlar;çocuğun kendisini güçsüz ve çaresiz hissetmesine, anne babaya bağımlılığının daha da artmasına yol açar.
Ayrıca çocuk çevreden itildiğini, yaşıtlarına uyamadığını gördükçe evden ayrılmak istemez.
Özürlü çocuk,kendisinin diğer çocuklardan farklı olduğunu önceleri bilemez,ancak yaşı ilerledikçe durumunun farkına varır.
Bunun sonucunda psikolojik etkilenmeler ve toplumsal baskı başlar.
Kendisinin diğer çocuklara benzemediğini anlayınca sıkılma ve utanma dönemine girer
İşte bu aşamada, toplum ve ailenin tutumu, davranışları,çocuğa ve özürüne bakış açıları büyük önem taşır.
Özürlü çocuğa yaklaşımda yapılan temel hata; çocuğun YAPABİLECEKLERİ üzerinde durulması gerekirken,yapamadıkları üzerinde durulmasıdır.
Toplumdaki bireylerin tutumu,Çocuğun kendine ve özürüne tutumunu belirler.
Eğer özürlü çocuğa karşı olumlu davranışlar geliştirir ve bilinçli davranırsak yaşamdan haz duyarlar.
Bu tür çocuklara yapabileceğimiz en olumlu yaklaşım, gelişim alanlarının düzeyini saptayıp o yönde geliştirmektir.
Sosyal ve duyusal gelişim açısından ilişki kurabileceği ortamlar sağlanmalı, mümkün olduğu kadar bağımlı durumdan çıkarılmaya çalışılmalı;günlük davranışları,özbakım, özgüven çabaları desteklenmelidir.
Aşırı koruyucu davranılmamalı,hoşgörü sınırının dozu dengeli olmalı,ilgilenmek zannedilerek çok yoğun ve gereksiz bilgiler verilmemelidir.

Toplum bireyleri,kendilerine özürlü çocuklar ve insanlarla ilgili yeterli eğitim ve bilinç verilmediğinden, özürlülere içlerinden geldiği gibi eğitilmemiş duyguları ile bakarlar.
Bu daha çok merak ve acıma şeklindedir.
Böyle bir bakış açısı aileleri ve özürlü insanları içe kapanıklığa iter.

Bir toplumun düzeyi kendini oluşturan bireylerin kişisel yeteneklerini değerlendirmesiyle ölçülür.Özürlü ve sağlam çocukların eğitim gereksinimleri aynı değerdedir.Her iki kesim içinde eğitim çok gereklidir.Toplumsal nitelikli olan ve insanın gücünü belirleyen eğitim doğumla başlar, ölümle biter.
Ancak özürlü çocuklar için eğitim kurumları yok denecek kadar azdır.
Özürlü çocuğu olan aileler, çocukları dünyaya geldiği andan itibaren,özellikle eğitim yaşı yaklaştıkça ne yapacaklarını bilemezler,çaresizdirler.
Bu çaresizlik duygusu çocuğun yaşı ilerledikçe PANİK haline dönüşür.

Özürlü çocuklara verilen eğitim biçimi özel eğitimdir.
Özel eğitim bu konuda yetişmiş uzmanlar tarafından organize edilir,yönlendirilir.
Özürlü çocukların saptanması en kolay sağlık kurumlarında, hekimlerin önem vermesiyle gerçekleştirilir.
Tanı,uygun yaklaşım,tedavi meslekler ve kurumlar arası koordinasyon ile özel eğitimin başarılması için gerekli adım atılır.
Özel eğitim bir ekip işidir.
Bu ekipte hekim,çocuk gelişim uzmanı,fizyoterapist,psikolog,hemşire,öğretmen mutlaka olmalı ve işbirliği içinde çalışmalıdır.
Bu eğitim grubu içinde hiçbir meslek grubu dominant değildir.

Tüm özürlü çocukların herkes gibi temel motivasyon ve duyguları vardır.
Bu çocuklarda normal çocukların sahip olduğu bütün özelliklere sahiptirler.
Ağlarlar,gülerler,kızarlar sevinirler.
Sevilmek,anlaşılmak,mutlu olmak kısaca YAŞAMAK isterler.
Dünya güzelliklerinden herkes nasıl yararlanıyorsa, bu çocuklarda aynı haklara sahiptirler.

Sakatlıkları iyileştirme ve düzeltme yöntemlerinden yararlanabilseler,eğitilseler toplumda üretken birey durumuna gelebilirler.
Ayrıca doğum öncesi ve sonrası uygun tıbbi yöntemlerle pek çok sakatlık önlenebilir.
Tüm sakat çocukların %80 inin gelişmekte olan ülkelerde yaşaması kader değildir.
İleri ülkelerde önlenebilen sakatlıklar, gelişmekte olan ülkelerde kalıcı sakatlıklara dönüşmektedir.
Bu çocuklara acıma ile değil,SEVGİ ve BİLİNÇ ile yaklaşmak, sorunun çözümüne atılmış olumlu bir adım olacaktır.
Kişi yapamadığı işin sakatıdır.
Emel Baygöl
Çocuk Gelişim
Eğitim Uzmanı

Cem Vardarcı ve Büyükanneannesi Ömriye Kunter

 
Posted by Picasa

Gurme Yüksek Müh.Gökçen Adar Paris'te Yemek Ansiklopedisine giren" Les Börek de Mizyal tarifi ile"

 
Posted by Picasa

Bendir deCem Vardarcı Yunus Emre Özalp

 
Posted by Picasa

ÜMRAN BARADAN ANADOLU GÜZEL SANATLAR 10-A SINIFI CEM VARDARCI

 
Posted by Picasa

Gurme Y Mühendis Gökçen Adar ve Psikolog Gülser Vardarcı

 
Posted by Picasa

Cem Vardarcı ve arkadaşı Dila Kartal

 
Posted by Picasa

14 Aralık 2010 Salı

Cem Vardarcı Guiness World Records kitabına girebilir

YAŞAR ÜNİVERSİTESİNDE ÜSTÜN YETENEK BURSU ile okuyan ve otizmden %95 kurtulan müzisyen Cem Vardarcı, işttiği herhangi bir melodiyi, notasını bile bilmeden, çeşitli enstrümanlarda anında çalabilmesi sayesinde Guiness World Records kitabına girebilir.

10 Aralık 2010 Cuma

Cem Vardarcı'nın kıymetli sınıf arkadaşı Çağrı Özsaatçiler'in yorumları

hayatımda tanıdığım en güçlü kadına ...10 Aralık 2010 Cuma, 21:48 tarihinde Çağrı Özsaatçılar tarafından eklendi
Biraz evel sen ve Cem'in başarılarından birine daha şahit oldum ..

sen inanılmaz birisin ..

..... ANNESİN!!..

Hayatta sevginin ne olduğunun ,hayata nasıl inadına karşı koymanın, hayata karşı nasıl bir savaş verilmesi gerektiğinin , sabrın ve azmin göstergesisin ... bir annesin ...

Sen o ufacıcık yüreğinle ilk başta Cem'e sonrada kimin ihtiyacı varsa sevgiye, okşanmaya ya da her ne konuda derdi varsa , ya da yapılması gereken birşey olduysa onun yanındaydın hala da öylesin ...

Gülçin Teyzem seni 4 yıldır tanıyorum .. Ama inan hayatımda hafızamdan silinmeyen ve silinmeyecek kişilerden birisisin .. bilmiyorum doğrumudur ama sen bence süperkahraman gibisin :)

Bizler okadar kolay pes eden insanlarızki bu toplumda en ufacıcık engelde vazgeçmeyi seçip , oluruna bırakıveriyoruz hemen .. Ama insanlar bilmiyorki kimler neleri ne zorlukları aşıp neler başarıyor..

Ama ben seni tanıdıktan sonra hiç vazgeçmedim sadece belki erteledim kendimce ... En ufacıcık problemleri gözümde büyütmeyi bıraktım mesela.. hayata daha sağlam adımlarla basıyorum ... hayatın bukadar kolay ve ucuz olmadığının farkına vardım ... dedim ki o kadar da kolay değil çağrı ...

Sen bu dünya da hiç kimsenin "anne" dışında yapamayacağı şeyi yaptın . Cem'i yeniden dünyaya getirdin .. Ve kesinlikle eminim senin hayatını bilen herkes kendince senden "benim gibi" kendine bir pay çıkardığına eminim ..

Ne zaman bir ümitsizliğe ya da üzüntüye düşsem aklıma sen geliyorsun..Hayır! diyorum kendi kendime bu kadar kolay "pes etme" meliyim ...



...

Az önce yazdıklarım senin bir insan hayatında değil bir çok insan hayatında neleri değiştirdidiğinin göstergesi.. ben sadece bunlardan biriyim ... Cem'in başarılarını izlerken sana bunu yazmaya karar verdim ... sanırım sana içime dökmek istemişim ...



Ve sen benim eminim ki bir çok kişinin de hayatında gördüğü "en güçlü kadınsın" "annesin"...





Hep böyle kal.....



Sadece Cem'in değil hepimizin sana ihtiyacı var...

SENİ SEVİYORUM ...



Çağrı ÖZSAATÇILAR

9 Aralık 2010 Perşembe

TÜRKLERDE PENTATONİK MÜZİK VE TEDAVİ

TÜRKLERDE PENTATONİK MÜZİK VE TEDAVİ


Türk müziğinin tonal yapısı

Eski Türkler`de müziğin çeşitli alanlarda ve bu alanlar içinde hasta tedavisi için kullanıldığını çeşitli kaynaklardan inceledikten sonra, Türk müziğinin tonal yapısı üzerinde durabiliriz. Müzikolog Mahmud Ragıp Kösemihal ve Ahmet Adnan Saygun bu tonal yapıyı pentatonizm (beş seslilik) üzerine inşa etmektedirler. Yedili sistemde oktavıyla `sekiz ses`ten oluşan `gam` veya `dizi` tarifine karşı pentatonizmde oktavıyla beraber 6 ses bulunmaktadır. Batı`da sistemleştirilerek açıklanan ve Formüllerle gösterilen majör ve minör gamlar gibi.

Do- Re- Mi- Fa- Sol- La- Si- Do

1 1 ½ 1 1 1 ½ Majör gamı örneği

La- Si- Do- Re- Mi- Fa- Sol- La

1 ½ 1 1 ½ 1 1 Minör gamı örneği

bir çok değişik pentatonik gamlar dünyanın bir çok yerinde tespit edilmiştir.

Sol- La- Si- Re- Mi- Sol-

1 1 1½ 1 1½ Majör Pentatonik Örnek

Sol- Si(b)- Do- Re- Fa- Sol

1½ 1 1 1½ 1 Minör Pentatonik Örnek

Japon Müziğinde pentatonik melodiler çok fazla bulunmakta olup Japon müzikologlar bu pentatonik dizilere `minyo`, `gagakulitsu`, `riyuku`, `miyakobuşi` gibi adlar vermişlerdir.

Kazak Türkleri`nin tedavi seanslarında, dombra ve kılkopuz eşliğinde söyledikleri melodik sözler ve Kazan Türkleri geleneğinde halen örnekleri bulunabilen Ural tedavicilerinin dombra, koray ve ağız kopuzu (gubuz) ile söyledikleri şarkı ve dualar tamamen pentatonik özellikler göstermektedir. Kazak, Kırgız, Altay, Ural, Tuva, Hakas, Saha, Karaçay , Çuvaş vb. Türk topluluklarının bugüne kadar gelmiş ve halk içinden derlenmiş, notaya alınıp kaydedişmiş pek çok pentatonik şarkı, dua, melodi, küy (enstrümantal olarak icra edilen ve bir konuyu dile getiren müzikal eser. Örnek: `Nazlı Hanımın yürüyüşü`) vardır.

Pentatonik müzik Formunun eski Türklerin tedavisinde temel elemanlardan birisi olduğu bilgisiyle bu tonal özellikleri incelemek yerinde olacaktır:

`Pentatonik müzik tarihten önceki çağlardan kalmadır ve bir Asya malıdır. Alman müzikolog Kurt Sachs: Ezcümle pentatonizm bir yandan şimal kenarında-İskoçya`da, Laponlar arasında- bir yandan da cenupta, Macaristan`da, Gregua tegannisinde, eskilerin musikisinde ve hatta İspanya`da bulunuyor. Bu halde Pentatonizm (major) ve (minör) makamlarından daha eski olmak lazımdır. `Dava şudur: ortada bir `pentatonik çatı` hakikati var; en eski ve Asyai olan öz budur. A) Aslında heptatonik iken bu pentatonik çatı ananesine göre sadeleştirilmiş ezgileri bulmak, B) ve aslında öz pentatonik iken süs notları, geçici notlar veya çarpmalar gibi yarım-tonlarla heptatonik bir renk almış (fakat çatı notlarının dizisi gene pentatonik kalan) ağızları meydana koymak ayrı ayrı çalışma mevzularıdır; bu yollarda bulunacak örnekler, öz pentatonik ( pentatonik anhemitonik) tiplerinin kadrosunu genişletmeye yararlar...`

`... Değerli kompozitör Bela Bartok`un bir iki umumi incelemesini okumakla iktifa edelim: Eski çığırdaki Macar ezgilerinin arkaik boyası ve parlando-rubato ritmi bize, bu ezgilerin köylü sınıfı arasında saklı kalmış yaşlı bir musiki kültürünün bakiyelerini temsil ettikleri ihtimalini düşündürüyor. Eskilik taşıyan karakterleri, en başta
pentatonik bir dizi olan şu en kuvvetli ses dizisinden ileri gelir: Sol, Si bemol, Do, Re, Fa, Sol..... Pentatonik dizi sistemleri daha ziyade ilk Macarların Asya`dan getirmiş oldukları yaşlı bir musiki kültürü ile karşı karşıya bulunduğumuz sanısını verir: Çeremislerin, Tatarların ve Kırgızların pentatonik musikileri ile doğrudan doğruya ilişikli bulunması muhtemel bir musiki.....`

Fransız yazar M.H.Prunieres, müzikolog Dr. R. Lachmann,Prof. Hornbestel, Fransız M. Alexis Chottin Afrika`daki Berberi ve Tuareg musikilerini incelemişler ve Türkistan pentatoniklerinin temiz ve net örneklerini gözlemlemişler ve Afrika- Orta Asya müzikal bağlantılarına işaret etmişlerdir.

1979 yılı Kasım ayında Londra`da bulunan Nordoff-Robbins müzik terapi enstitüsünü ziyaret etmiştim. Meşhur keman virtüözü Y. Menuhin`in yöneticisi olduğu bu enstitünün ikinci başkanı Juliette Alvin`le görüşmüş ve otistik çocukların müzikle tedavi seanslarını izlemiştim. Bu seanslarda piyano ve ritim sazlar eşliğinde pentatonik melodilerle terapi icra ediliyordu. Sayın J. Alvin pentatonik müzik icraatının çocuklarda kendine güven ve kararlılık duygusu oluşturduğunu ve bu duygularla otizmin tedavi edildiğini bana açıklamıştı. Benim gözlemlerim de bu teoriyi doğrular biçimde idi.

Avrupa`nın pek çok ülkesinde `WALDORFSCHULE` adı altında Rudolf Steiner adındaki Antroposofi biliminin kurucusunun eğitimini sürdüren okullar bulunmaktadır. Sanat ile eğitimi ön planda tutan bu okullarda müzik,
en önemli eğitim konusu olarak ele alınmakta ve özel olarak yapılmakta olan `arp` ve `flütler` ile pentatonik müzik eğitimi verilmektedir. Modern caz müziğindeki improvizasyon kolaylığı ve sezgi bağlantısının gerisinde pentatonik gamlardan yararlanılması bulunmaktadır. Günümüz caz ustalarından Amerikalı tanınmış virtüöz piyanist Keith Jarret, şöhretini cazda kullandığı pentatonik skalalara borçludur.

Dünyanın bir çok bölgesinde (Orta Asya; Ural, Başkurt, Kırgız, Kazak, Sibirya, Tuva, Hakas, Saha, Altay,Anadolu, Çuvaş, Çin, Japon, Endonezya, Hindistan, Afrika, İskoçya, Kuzey,Orta ve Güney Amerika ve Eskimo) pentatonik
müzik örnekleri çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır. Bu amaçlar içinde trans ve tedavi konuları özellik taşımakta ve önemli sayılmaktadır. Pentatonik melodilerin uygun bir konsantrasyon durumunda iç duygulardan üretilip kolayca şuur vasatına ulaştığı ve improvizasyon şeklinde sonsuz denecek kadar velud varyantlara ulaştığı bilinmektedir.

Asya Baksı`ları ve Kam`ları bazen günlerce süren ayinlerinde pentatonik melodileri irticalen icra edip trans haline girebilmektedirler. Bu konuda yazılı bir belgeyi aynen aktarmakta fayda görüyorum: `Sıtma ve Şamanizm: Burada ben müthiş bir sıtmaya tutulmuştum. Bu bende Buhara`dan beri vardı. Hükümet azasından Abdülhamit Arifov kinin getirmişti. O da kulaklarıma kötü tesir ediyordu. Bir gün dediler ki yakında aq-car ismindeki köyde çok tecrübeli bir baksı yani şaman var. Ona tedavi ettirelim. Ben de çarnaçar razı oldum.

Bahşıya haber verdiler köyüne gittik. Meğerki bunlar Karlıklar`danmış; o bir gün hazırlığını görecekmiş. İkinci gün akşamı gittik. Bir Özbek çadırı içinde büyük bir ateş yakılmıştı. Kapkara sakallı 40 yaşlarında görünen sağlam yapılı Baksı normal bir insan sıfatıyla çay içip konuştuktan sonra arkadaşlarıyla bir daire yaptı. Elinde düngür
denilen davulu çalarak şamani şarkılarını söyleyip dönmeye başladı. Başkaları da dönüyorlardı. Bu merasim uzun sürünce Baksı Bana geldi. Sen bize inanmıyorsun; ruhlar gelmiyor, okumayı tatil edelim dedi. Ben de aman tatil etme, ben inanırım dedim. Yine bir müddet döndüler, çaldılar şarkı söylediler. Nihayet bunlardan biri vecde geldi. Ağzından beyaz köpükler çıktı ve kendini kaybetti. Onu bir kenara çıkarıp yatırdılar, böylece birkaç kişi vecde geldikten sonra nihayet Baksı`nın kendisi de vecde geldi.

Orada hazır bir demir kürek vardı. Onu yanan ateşe koymuşlardı. Bir ağaç sap sokarak Baksı küreği kaldırdı. Ağaç saplar yanmaya başladı. Ağzına su atıp küreğe püskürttü. Ateşten sıçrayan su tanecikleri yüzüme geliyor ve beni yakıyordu. Kokma korkma iyidir dediler. Nihayet o Baksı ateşte yanan bu demir küreği dişleriyle ağzına aldı. Birkaç defa etrafımda bu şekilde dolaştı ve tekrar ateşe attı. Bu arada Baksı`ya her taraftan sualler soruluyordu. Benim iyi olacağımı söyledi. Emir`in muvaffak olup olmayacağını sordular. Nihayet o kendine geldi; bana da artık iyileşeceksin ilaç filan almayın dedi. Ağzına yanmış küreği aldığı halde siyah bıyıkları yanmamıştı. Ateşin sahte olmadığını da sıçrayıp yüzüme kadar gelen su damlacıklarından biliyorum. İşte bu suretle hayatımda ilk defa olarak hakiki bir şaman ayini görmüş oldum; gerçi küçüklüğümde de böyle bir hastalığımı bizde `Bağucu` denilen Baksı tedavi etmişti. Bundan sonra kinin almadım ve sıtmayı da hissetmedim. Bu zat
dolandırıcı olmayıp hakiki Baksı sayılıyormuş. Hiçbir ücret veya hediye kabul etmedi.

Bu şaman ayinlerini yaptırmam burada yaşayan Özbeklerin bana karşı münasebetlerinde daha samimi olmalarına sebep oldu. Bu muhitte Özbekler bana çok hürmet ederler ve molla diye konuşurlardı. Cebbar Bek bir gün Özbek eşrafından 40`a yakın zevatı beni tanıtmak üzere çağırmıştı. Bunlar emir taraftarı değillerdi. Onlarla çok güzel sohbetler yaptık. Böylece Cebbar`ın yanında bir aydan fazla zaman kaldım.`

Türk müzik terapi geleneğinin temel malzemesi olan melodik yapının pentatonik özellikler göstermesi konusunda şu tespitler önem taşımaktadır.

`Pentatonizmin eskiliği: Gerek Firikya pentatonikleri hakkındaki Grek notlarının, ve gerek Macarların Asya`dan getirdikleri ezgilerin ana çatısının gene o olması keyfiyeti, pentatoniğin Asyai eskiliğini belirtmeye yetecek ilk
deliller gibi sayılır. Fakat gelecek kitapta, bir takım Leh, İskandinav, İskoç ve İrlanda şarkılarında ve Afrikanın Berberi müziklerinde de pentatonizmin şümullü yeri bulunduğunu görünce, onun `eskiliği` maddesinden başka en uzak göçlerle olan ilişiği meselesi üzerinde de düşünmek gerekli olduğuna inanacağız. İşte böylece, Türk halk musikisinin en eski tonal tipinin `pentatonik çığır` olduğu anlaşılmış oluyor, çeşitlerini mukayeseli bir şekilde belirtmek işi Türk müzikolojisinin başlıca endişelerinden olmaktadır.`

Günümüzde eski Baksı`ların trans, dans, kopuz, dombra, davul birlikteliği ile örülen tedavi seansları, Kazakistan, Altay, Saha, Kırgızistan Tuva, Ural bölgelerinde hala yaşamaktadır. Karacorga adı verilen eski Baksı dansı, tarafımızdan aktif müzik terapinin yaşayan en eski örneği olarak dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan 11 merkez (Madrid, Barselona, Zürich, Viyana, Rosenau, Berlin, Mannheim, Freiburg, Almatı, Bişkek, İstanbul) ve 6 okul (Rosenau, Zürich, Berlin, Mannheim, Madrid, Barselona) faaliyeti kapsamında hem eğitim için hem de çeşitli hasta gruplarının tedavisi için kullanılmaktadır ve öğretilmektedir. Münih Yüksek Müzik Akademisi (Hochschule für müsic), Rosenau müzik terapi enstitüsü ve Marmara Üniversitesi eğitim öğretim kooperasyonu bünyesinde, akademik müzik terapi eğitiminde eski Türklerin müzik ve dans terapi geleneği öğrencilere tarafımızdan öğretilmektedir.

Dünyaca tanınan kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet Öz ölüm korkusu yüzünden kalp ameliyatlarında ölüm vakalarının çokluğunu belirtirken, eski Türklerin müzik terapi uygulamalarının örnek melodik icra şekillerini
içeren ve tarafımızdan hazırlanan müzik terapi CD`lerinin dinletilmesiyle ölüm vakalarının azaldığını ve tedavide başarı sağlandığını kendi kitabında tarafımıza ayırdığı sayfalarında yazarak belirtmektedir.


Yrd Doç Rahmi Oruç Güvenç
www.tumata.org

Muziksel isitme ogretmeni Salih Bodur 'un Cem Vardarcı ile ilgili görüşleri

Muziksel isitme ogretmeni Salih Bodur :


Cem diğer öğrencilerimizin yanında çok özel bir örnektir. Şu anda Cem nota okuyabiliyor, deşifre yapabiliyor, işitsel diktelerde artık kendine güveniyor, ritim kalıplarını hiç kaçırmadan gerçekleyip yazabiliyor, yeter ki gününde olsun.
Kendisi ile çalışacaklara önerim; Cem'e unutmak yasak!!!! unutmazsa çoğunlukla başarılı oluyor.

iBN-İ SİNA'NIN MÜZİK ŞİFASI ÜZERİNE SÖZÜ

İbn-i Sina;

“Tedavinin en iyi ve en etkili yollarından biri hastanın akli ve ruhi güçlerini artırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, hastanın çevresini sevimli hale getirmek, ona en iyi musikiyi dinletmek ve onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir.”

(iBN-İ SİNA Ö. 1037)

(Kitabu’ş- Şifa)

7 Aralık 2010 Salı

OTİSTİK ÇOCUKLAR İÇİN DİYET LİSTESİ

OTİSTİK ÇOCUKLAR İÇİN DİYET LİSTESİ

Kırmızı et (tercihen yemlenen değil, otlayan hayvan eti), geleneksel sucuk, kavurma, pastırma vb serbest. Katkı maddelerinden dolayı salam-sosis yasak.
Sakatat: Çok yararlı. Fakat hastalıklı olmamasına dikkat.
Beyaz et: Tercihen köy tavuğu ve diğer kümes hayvanları (köy tavuğu geç pişer)
Deniz ürünleri (Balık, midye, istakoz) (ağır metal zehirlenmesi nedeni ile yasak. Havuzda yetiştirilenlerde de toksinler mevcut olduğundan onlar da yasak.
Yüksek klorofil içerdiği için ağır metalleri bağlayan deniz börülcesi ve deniz yosunları (kolerella veya spirullina) serbest.
Yumurta: En Kaliteli protein kaynağıdır. Köy yumurtası tercih edilmeli. Günde 1-4 adet yenilebilir. Tercih sırasına göre 1. çiğ (enfeksiyon olmadığından eminseniz!), 2. rafadan, 3. Lop, 4. kızartma (mümkünse yenmemeli, yenilecekse, zeytinyağında ya da fındık yağında ya da tereyağında yapılmalı ve önce akı pişirilmeli, sarısı ayrıca çiğ olarak eklenmeli)
Sebzeler ve yeşil yapraklılar: her çeşidi yenilebilir. Daha çok çiğ tüketilmeli. Koyu yeşil yapraklılar K vitamini, kalsiyum ve magnezyumdan zengindir ve ayrıca omega-3 yağ asidi içerir. Doğal yetiştikleri için yabani otlar (ebegümeci, kuzukulağı, ısırgan otu, semizotu, labada vb) mükemmel. Semiz otu sebzeler içinde en önemli omega-3 kaynağıdır.
Patates kızartması kesinlikle yenmemelidir. Sebze yemeklerinin içine az miktarda patates konulabilir (yüksek şeker içeriği).
Sarımsak: Hücreleri paslanmaktan koruyan (antioksidan) en önemli yiyeceklerden biri. Kükürtlü bileşikler içerdiği için aynı zamanda ağır metal boşaltımına da yardımcı oluyor. Kükürtlü amino asitler otistiklerde genellikle düşük olmaktadır. Her gün en az iki diş yenilmeli. Sarımsağı ezin (yutmayın) ve en geç 1 saat içinde tüketin. Soğan de yüksek kükürt içeriği ile en az sarımsak kadar değerli.

Zeytin: Mümkün olduğunca tuzu çıkartılmalı. Sele zeytininin tuzu daha rahat çıkıyor. Daha çok yeşil zeytin tercih edilmeli.
Meyveler: Elma, üzüm, çilek gibi fenol içeren meyvalar fazla tüketilmemelidir. Kayısı, üzüm, muz, gibi şeker içeriği yüksek meyveler de sınırlı yenmelidir. Az şekerli meyveler daha çok yenilebilir (tazesi tercih edilmeli). Meyve kurularının küflü olmamasına dikkat edilmelidir.
Süt ve süt ürünleri
İnek ve koyun sütü ve ürünleri (yoğurt, peynir vb.) tüketilmemeli. Bu sütlerle yapılmış kefir ya da yoğurt suyu yenilebilir. Keçi sütü ve ürünleri serbesttir (yoğurt, peynir, kefir).
Süt niçin kemiklerimiz için iyi bir kalsiyum kaynağı değildir?
• Sütte kalsiyum yüksektir fakat kalsiyum/fosfor oranı 1:1 gibi yüksek olduğu için iyi emilmez
• Anne sütünde 2:1 olduğu için kalsiyum içeriği düşük bile (30 mg/100 mL) olsa emilimi mükemmeldir.
• Süt ve süt ürünlerindeki kalsiyum/magnezyum oranı yaklaşık 8:1 ile 12:1 arasında değişir.
• Normalde kalsiyum/magnezyum oranının 2:1’den fazla olmaması gerekir.
Baklagiller (Nohut, fasulye, mercimek, bezelye, börülce vb) haftada 2-3 kereden fazla yenmemeli (12 saatte bir suyu değiştirilmek üzere 48 saat suda bekletilmeli, ve ağır ateşte (mümkünse güveçte) pişirilmeli.
Soya: Söylendiği gibi sağlıklı bir yiyecek değildir. Protein sindirimini ve bağırsaktan kalsiyum, demir ve çinko emilimini azaltır. Tiroid hormonu sentezini bozar. Erken ergenlik belirtileri, kısırlık ve adet düzensizliklerine yol açabilir. Alerjilere neden olabilir. Otistikler kesinlikle soya tüketmemelidirler.
Kabuklu kuruyemişler (ceviz, fındık, fıstık, ayçiçeği, kabak çekirdeği, badem vb). Zengin amino asit (tirozin, triptofan, fenilalanin vb) ve mineral (çinko, selenyum, magnezyum vb) içerir. Günde 1-2 avuç (25-50 gram kadar) oldukça yararlı. Çiğ ve az tuzlu olanı tercih edilmeli.
Yağlar: Yağ kısıtlaması vücut için zararlıdır. Sanılanın aksine yağı az, dolayısıyla şekeri fazla yiyecekler insanları daha çok acıktırır ve daha çok şişmanlatır!
Margarin: Kesinlikle yasak!
Tohumlu sıvı yağlar (ay çiçek yağı, pamuk yağı, mısırözü yağı, soya vb.): Kullanılmamalı ya da çok az kullanılmalı. Omega-6/omega-3 dengesini, omega-6 lehine bozuyor. Sıcak presten çıkan bu yağların yıpratıcı özellikleri var.
Zeytinyağı: Mükemmel! Halis sızma olanlar tercih edilmeli
Riviera ikinci seçenektir.
Fındık yağı: Riviera gibi. Piyasadakilerin çoğu karışık! Halis olanları pahalı ve sızmadan daha iyi değil.
Tereyağı: Mükemmel! Mümkünse özgür otlayan hayvanların yağı(köy tereyağı). Piyasada sahtesi (margarin üzerine giydirilmiş) çok. Sahtesi dışarıda bırakıldığında geç erir, bıçakta fazla leke bırakır.
Urfa yağı: Tereyağı gibi
Kuyruk ve iç yağı: Tereyağı gibi yararlı
Balıkyağı: Hayat iksiri! Büyük ölçüde omega-3 yağ asidi içeriyor. Bebeğinden, hamilesinden, gencine ve yaşlısına kadar herkes kullanmalı. Otistik çocuklarda omega-3 yağ asitleri (EPA+DEHA) oldukça düşüktür ve günde 1500-3000 mg aktif balık yağı (EPA+DEHA) kullanmalıdırlar. Balıkyağı şişmanlatmaz. Yaz-kış kullanılabilir. Morina karaciğeri yağı D vitamini içerdiğinden yazın kullanılmamalı. Aksi halde D vitamini yüklenmemesi yapabilir.
Keten tohumu: Balık yağından sonra ikinci önemli omega-3 kaynağı. Önce hafifçe kavurun ve kahve değirmeninde öğüttükten sonra günde 2-3 tatlı kaşığı yemeklere, yoğurda veya salatalara serpin. Omega-3 gücü balık yağının onda biri kadardır.
Kızartmalar: Vücut hücrelerini paslandırdığı için zararlı. İllaki yenilecekse tereyağı, zeytinyağı, veya fındık yağı ile yapılmalı. Kızartmaların zararlı etkilerini azaltmak istiyorsanız yanında sarımsaklı yoğurt ve yeşillik yiyin.
Tahıllar ve unlu gıdalar: Otistiklerin dörtte üçünde buğday proteini olan gluten ile ilgili morfin bileşikleri yüksektir. Bu nedenle gluten içeren buğday, çavdar ve yulaf gibi tahıllar ve bunlardan yapılan mamuller (ekmek, kek, kurabiye, bulgur, makarna, erişte, şehriye, tarhana, un çorbaları) tüketilmemelidir. Mısır ve pirinç ve glutensiz undan yapılan mamuller serbesttir. Genetiği değiştirilmiş mısır yenmemelidir. Pirin, glutensiz un ve mısır da aşırı tüketilmemelidir; hızlı emilen şeker miktarları yüksek olduğu için insülin direncini arttırırlar.
Çaylar: Hepsi çok yararlı.
Kahve-nestkahve: Yasak, arada bir Türk kahvesi içilebilir.
Turşular: Oldukça yararlı. Probiyotiklerden zengindir. Betainden (DMG) zengin olduğu için pancar turşusu özellikle otistikler için çok faydalı. Tuzunu azaltın (turşu kurarken tuz yerine limon tuzu, askorbik asit ya da sirke kullanın). Sirke (özellikle halis üzüm sirkesi) oldukça faydalı.
Tuz: Yiyeceklerin içinde doğal olarak bulunan tuz vücudumuzun ihtiyacını karşılar. Tencere yemekleri içine az miktarda tuz katılabilir.
Baharatlar: İçerdikleri vitamin, mineraller ve antioksidanlar açısından oldukça yararlıdır. Küflü olmamasına dikkat edin.
Probiyotikler (faydalı mikroplar)
• Otistik çocukların çoğunda bağırsak florası bozulmuştur.
• Bu kişilerde patojen bakteriler (özellikle klostridyumlar), mantarlar (özellikle pamukçuk mantarı olan kandida) ve parazitler aşırı şekilde ürer. Bu patojen mikroorganizmalar yiyeceklerin sindirimini bozarlar ve çeşitli toksinlerin oluşmasına yol açarlar.
• Un ve şekerden fakir, sebze, meyve, et ve yumurta gibi doğal gıdalardan zengin bir diyet bağırsak florasının koruyuculuğunu bozmaz.
• Fermantasyon ürünleri (turşu, kefir, peynir, şarap, boza, sirke) bağırsak florasında bulunan probiyotikleri artırırlar.
• Ekşimeyen market yoğurtlarında ve pastörize sütlerdeki probiyotikler büyük ölçüde tahrip olmuştur.
Şekerler
Rafine şekerler (çay şekeri, früktoz vb) ve bunlarla yapılan yiyecekler (pasta, bisküviler, gofretler, baklava, revani, kadayıf vb) büyük ölçüde azaltılmalıdır.
Çikolata: Bakır düzeyi yüksek olanlarda çikolata tüketimi azaltılmalıdır. Haftada bir kere orta boy, sütsüz (bitter) ve kaliteli çikolata yenilebilir. Bakır düzeyi normal ya da düşük olanlar daha fazla çikolata tüketebilirler. Çikolatanın magnezyumdan zengin olması da en önemli olumlu özelliklerindendir.
Bal: Günde bir iki çay kaşığı yenilebilir. Alelade ballar, her çeşit ve reçel aşırı şeker içerdiğinden yenilme-melidir. Piyasadaki balların en az %95’i doğal değildir. Meyvenin kendi şekeri ile yapılan pekmezler yenilebilir.
Tatlandırıcılar ve bunlarla yapılmış diyet ürünleri yenilmemelidir. Özellikle aspartam (Canderel ®, Sanpa®, Aspartil®, Diyet-Tat®, Nutra-tat®, diyet kola, şekersiz sakız, birçok diyet yiyecek içinde bulunur) depresyon da dahil olmak üzere birçok yan etkilere yol açabilir.
Meşrubat: Her türlüsü yasak. Evde yapılan taze meyve suyu (posası ile birlikte) içilebilir. Meşrubat olarak ayran, kefir, boza, şalgam suyu veya meyan kökü suyu için.
ÖZELLİKLE ÖNERILEN BESINLER (ANTIOKSIDANTLAR)
Mercimek, kurufasulye, nohut, taze fasulye, bezelye vb.
• Ceviz, fındık, fıstık, badem vb. sert kabuklu meyveler
• Turunçgiller, kayısı, karadut, kızılcık, kiraz, vişne, kuş üzümü, kırmızı ve kara üzüm, diğer meyveler
• Lahanalar, karnabahar, ıspanak, pazı, turp ve pancar yaprakları, şalgam, hardal yaprağı, nane, maydanoz vb. yabani yenebilen otlar
• Sarımsak, soğan, pırasa
Su: İdrar koyu olmayacak kadar çok su içiniz. İçtiğiniz su aşırı soğuk olmasın. İlk seçenek çeşitli minerallerden zengin olan doğal kaynak sularıdır. Fakat bu sularda da ağır metaller bulunabilir. Çoğu kez olduğu gibi suyun içeriğinden emin değilseniz, suyunuzu kaliteli bir filtreden geçirin. Eger bunlar olmuyorsa Aquafino, Turkuaz,
Yemekle birlikte su içmeyin, çünkü bu su sindirim sıvılarını seyrelterek etkilerini azaltır. Yemekten yarım saat önce veya sonra su içebilirsiniz. Uykudan önce bir ya da iki bardak su içilmelidir.
Pişirme şekli
• Yemekler kendi suyunda ağır ağır pişirilmeli; geleneksel yöntemler (buğulama,, buharda pişirme) yanında turbo fırınlar da kullanılabilir. Böylece besin öğeleri fazla zarar görmez.
• Hızlı pişirme yöntemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol açar; ayrıca kanserojen olabilirler.
• Dondurulmuş yiyecekleri fazla tüketmeyin.
• Konserve yiyecekleri ise mümkünse hiç yemeyin (ev konserveleri hariç).
• Sıcak yiyecekleri alüminyum folyoya sarmayınız.
Pişirme kapları
• Daha çok toprak (güveç), cam ya da bakır kapları tercih edin.
• Emaye ve çelik tencere daha sonraki tercihlerdir.
• Teflon ve alüminyum kesinlikle kullanılmamalıdır.
Yemek yeme sıklığı: Diyet başlangıcında, kan şekeri düşebileceği için daha sık yemeli. 1-2 hafta içinde insülininiz terbiye olur ve günde 3 öğün yemek (çocuklar için 4-5 öğün) yeterli olur. Lokmaları iyice çiğneyin! Sabah kahvaltılarını kuvvetli yapın; akşam yemeği hafif olsun. Yemek miktarlarını yaklaşık şöyle bölümleyin. Sabah :(3), öğle:(2), akşam: (1) ya da Sabah (2), kuşluk (1). Öğle(1), ikindi (1), akşam:(1). 19.00-20.00’den sonra mümkünse yemek yemeyin, Tok karnına uyumayın.
Diş temizliği:
• Her yemekten sonra, mümkün değilse yatmadan önce dişinizi 2-3 dakika fırçalayınız ve macunu yutmayınız
• Çocuklarda yutmayacaklarından emin oluncaya kadar florlu diş macunu kullanmayınız.
• Sodyum florür toksik olduğu için çocuklara flor tableti takviye etmeyin. Florun otizm tablosuna yol açabileceği de saptanmıştır.
• Yiyecek ve içeceklerdeki flor (kalsiyum florür) doğal olup, toksik değildir.
• Florun diş çürüklerini azaltmadığını gösteren çok sayıda araştırma vardır.
• Diş çürüklerinin en önemli nedeninin unlu ve şekerli gıdalar olduğunu unutmayın.
• Civa içerdiği için amalgam dolgu yaptırmayın.
• Yarı sert ve sert gıdaları yemenin çocuklardaki diş gelişimini olumlu yönde etkilediğini ve sıvı gıdaların ise sağlam diş gelişimini önlediğini unutmayın.
Hareket: Günde en az yarım saat hızlı yürüyüş yapılmalı ya da yavaş koşulmalı ve merdivenler çift çift çıkılmalı. Günde en az 3-5 dakika kültür fizik hareketleri yapılmalı. Yorgun düşüren hareketlerden kaçınılmalı. Egzersiz ağırlığı tedricen artırılmalı. Her gün yapabileceğiniz egzersizleri yapın. Derin temiz hava soluyarak hücrelerinizdeki oksijeni artırın. Hareket ve derin nefes alma beynin kanlanmasını ve fonksiyonlarını artırır.
Güneşlenme: D vitamini kemik hastalıklarına, romatizmal hastalıklara, kansere (deri kanseri dahil!) ve çeşitli müzmin hastalıklara karşı koruyucudur. Yazın mayo ile güneşlenirken başlangıçta güneşte fazla kalmayın (özellikle 11.00-13.00 arası). Dengeli şekilde yanın, haşlanmayın!!.
Otistik çocuklarda kan D vitamini düzeyi (Normali: 40-100 ng/mL) genellikle düşüktür. Kan düzeyleri normale getirildikten sonra günde 2000 Ünite D vitamini kullanılmalıdır.
Uyku: Mümkünse 22.00’den önce yatın. 5 saatten az 9 saatten fazla uyumayın. İyi bir uyku için midenizin boş olması gerektiğini unutmayın
Cıva kaynakları
• Egzoz gazları
• Böcek ilaçları
• Amalgam diş dolguları
• İçme suları
• Keçe
• Kulak ve burun damlaları
• Bazı aşılar (karma, hepatit, grip)
• Kontakt lens solüsyonları
• Çamaşır yumuşatıcıları
• Deniz ürünleri
• Talk pudrası
• Kosmetikler (Mascara)
• Ahşap koruyucuları
• Yer cilaları ve parlatıcıları
Kurşun kaynakları
• Motorlu araçların yaydığı egzoz gazları
• Kurşun borularla evimize ulaştırılan sular
• Kalıcı rujlar
• Vinil okul çantaları
• Ders araçları,
• Duvar boyaları
• Tekstil boyaları
• Oyuncaklar
Selenyum kaynakları
• Kabuklu kuru yemişler
• Et
• Yumurta
• Karaciğer
Epsom tuzu (magnezyum sülfat) banyosu
• Sülfatlar ağır metal temizliğine yardımcı olur, bağışıkluk sistemini güçlendirir.
• Otistik çocukların çoğunda hem magnezyum hem de sülfatlar düşüktür.
• Magnezyum sülfat suya koyulduğunda magnezyum ve sülfata ayrışır.
• Her iki molekülde deriden emilir. Sülfatın etkisi 7-8 saat kadar sürer.
• Magnezyum sülfat tozunu kaynar suda iyice eritin.
• Küvetin içine dayanılabilecek kadar sıcak su koyun ve içine magnezyum sülfatlı suyu ilave edin.
• Başlangıçta yarım çay bardağı magnezyum sülfat tozu kullanın ve daha sonra tolere ettikçe 1-3 çay bardağına kadar çıkın.
• Yan etkiler: Huzursuzluk ve hiperaktivite olursa dozu azaltın. Banyo suyu yutulursa ishal yapar.
• Küvet içinde en az 20 dakika kalınmalıdır.
• Banyodan sonra isterseniz durulanmaya ve kurulanmayabilirsiniz.
• Magnezyum sülfat derinizde beyaz toz şeklinde kalır ve etkisi devam eder.
Hazırlayan: Prof. Dr. Ahmet Aydın
Şahsi sorular için (besahmet @yahoo.com)
OTİSTİKLER İÇİN GLUTENSİZ-KAZEİNSİZ DİYET
YASAK BESiNLER
• Süt ve türevleri (yoğurt, peynir vb.) içeren besinler. Keçi sütü ile yapılanlar yenilebilir.
• Soya fasulyesi, buğday, arpa. yulaf, çavdar ve unlarından yapılmış ekmekler, erişte, makarna, Şehriye, tarhana, un çorbaları (buğday, arpa, yulaf, çavdar unları)
• Buğday unu ve kesilmiş yufkadan yapılan her türlü tatlı (baklava, un ve irmik helvası, kadayıf, tulumba tatlısı vb.)
• Bayat ekmek içi konmuş köfteler ve bulgur konmuş kıymalı yemekler
• Bulgur konmuş sebze sarma ve dolmaları, kurutulmuş meyveler
• Deniz ürünlerinin tamamı (Havuzda yetiştirilenler dahil). Deniz börülcesi, kolerella ve spirullina kullanılabilir.
• Patates kızartması
• soya yağı ve margarin tüketmeyin, Ayçiçek ve mısır yağını iyice azaltın

SERBEST BESINLER
Keçi sütü ve mamülleri (yoğurt)
• Tereyağı, kaymak
• Kırmızı et, kümes hayvanları, geleneksel pastırma, sucuk
• Yumurta
• Pirinç pilavı, pirinç unu, Glutensiz un ya da mısır unlarından yapılmış ekmekler, kek, çörek vb.
• Kurubaklagiller
• Pirinç ve sebze çorbaları (patates dahil), serbest olan tahıllardan yapılmış çorbalar (sade ve et sulu)
• Her türlü sebze ve meyve
• Pekmez, bal, reçel, marmelat
• Hayvani yağlar, zeytinyağı
• Kuruyemişler
ÖZELLİKLE ÖNERILEN BESINLER (ANTIOKSIDANTLAR)
Mercimek, kurufasulye, nohut, taze fasulye, bezelye vb.
• Ceviz, fındık, fıstık, badem vb. sert kabuklu meyveler
• Turunçgiller, kayısı, karadut, kızılcık, kiraz, vişne, kuş üzümü, kırmızı ve kara üzüm, diğer meyveler
• Lahanalar, karnabahar, ıspanak, pazı, turp ve pancar yaprakları, şalgam, hardal yaprağı, nane, maydanoz vb. yabani yenebilen otlar
• Sarımsak, soğan, pırasa
(Erdi Kanbaş- öneri-görüş ve sorularınız için; email:ekanbas@mynet.com)
Kaynakça: Prof.Dr. Ahmet Aydın, Otistikler İçin Diyet Listesi,

6 Aralık 2010 Pazartesi

Tuvalet Egitimi ve Otizm

Tuvalet Egitimi ve Otizm



1-Cocugunuzun Tuvalet ihtiyaci oldugunda nasil iletisim kurarsiniz? cocugunuzun tuvalet ihtiyaci oldugunu farkettiniz ve tuvalete gitme islemini kendisi baslatamiyorsa bu durumda onu yonlendirebilecek bazi ipuclarina basvurun. Ona bu konuyla ilgili bir oyuncak,bir cikartma veya bir resim verin. repertuvariniza isaret dili ekleyip bir "T "harfini yavasca sallayarak tuvalete gitmesi gerektigini de anlatabilirsiniz. 2-Cocugunuz tuvalette sifonu cekmek istemiyorsa ne yapabilirsiniz? Sifonun cekilmesi oldukca gizemli bir olaydir. Su nereye gider acaba,tekrar nasil dolar neden o kadar cok ses cikarir? bazi cocuklar onceden tahmin edilebilen seylere iyi cevap verirler. Bir sablon olusturarak bu konudaki korkuyu biraz olsun azaltabilirsiniz Gorsel sema ile sifon cekmenin ne zaman uygun olacagini gosterin Sozel ipucu kullanin "hazir", "simdi sifonu cekiyoruz" sonra da "simdi ellerimizi yikama zamani " gibi Sifonu cektiginiz zaman gerekli uzaklikta olmasini saglayin. Yavas yavas sifona yaklasmasi icin cesaretlenmesini saglayin. 3-Cocugunuz tuvalet kagidini kullanmayi reddederse ne yaparsiniz? Bazi cocuklar tuvalet kagidinin dokusuna ve onun yarattigi dokunma hissine oldukca duyarlidirlar. pek cok cocuk tuvalet kagidi ile silinmeye karsi cikar bu islemi iyice ogreninceye kadar ona siz yardimci olun. bazilari da islak mendile aliskın olabilirler o zaman da suda eriyen islak mendilleri temin edebilirsiniz .4-Eger cocugunuz diskisiyla oynarsa ne yapabilirsiniz? Bazi cocuklar cok igrenc olmasina ragmen diskilariyla oynamayi severler,onu duyusal bir oyun zannederler. Onlara sensory(duyusal)secenekler hazirlayin,benzer sekilde yumusak ve ilik olsun kalin ve sıkı kemerler takın tayt gibi siki pantolonlar giydirin ki bebek bezine ulasmalari zor olsun kemerine pek cok oyuncak koyun ve bu oyuncagi surekli degistirn ki oyalansin ve bezine elini atmasin kucuk elleri mesgul olmali.

Diger Yerler:

Toilet training
Autism
Autism Research Institude


Gulcin Vardarci

Oder Ziyaretçi Defteri yazılarım

* ODER'DEN HABERLER •
* MESAJ DEFTERI •
* UYE GIRISI

*
Sayfalar

* Ana sayfaya git
* Mesaj Defteri



Mesaj defteri


11.) Yazan: Gulcin Vardarci | 18-07-04 (Sil)
Mesaj:
Oglum,Kahraman'im Cem Vardarci 2001 de %98 otizmden cikti:) 2002 de onu iyilestirmek icin yaptiklarimi anlattim ve videoya cektik.Turk gencligine armagan olarak 4 Vcd halinde Oder'e verdim. kopyalama ve postalama masrafi olarak sembolik bir bagis karsiliginda bir ailenin zor durum olan OTIZMden kurtulma cabalarini izleyebilirsiniz.
12.) Yazan: Gulcin Vardarci | 15-06-04 (Sil)
Mesaj:
Bugun cok uzuntuluyum. cunku otizmlilerin ve ailelerinin sorunlarina cok duyarli yaklasan ve dernek binamizin yapimina buyuk yardimi dokunan ve 04 Haziranda sivil toplum orgutleri fuarinda oglum Cem Vardarci'nin "otizmlileri daha iyi anlamasi" icin kendisine hediye ettigi kitabi kabul eden ve birlikte medyada haberi cikan,herzaman ogluma ozel olarak iyi davranan Kiymetli buyuk Sehir Belediye Baskanimizi kaybettik.
13.) Yazan: Gulcin Vardarci | 02-06-04 (Sil)
Mesaj:
26 Mayis 2004 Yeni Asir Gazetesi Erkin Usman Pota Hayattan Otizmi nasıl yendi?.. Adı, Cem Vardarcı... Bu çocuk bugün saat 11.00'de bir konferans verecek ve "Otizmi nasıl yendiğini" bütün incelikleriyle, yaşadıklarıyla anlatacak. Ve sonunda haykıracak, haykıracak: "Yıkılmadım, ayaktayım. Otizmi devirdim..." Cem Vardarcı'ya otizm teşhisi 4 yaşında konuldu. Vardarcı ailesinin ikinci çocuğu Cem'e konulan "dokunamaz, dokunulmasını istemez, göz teması kurmaz, yeme alışkanlıkları gelişmez" tanıları ve "otistik benzeri" teşhisi artık çok geride kaldı. Anne Gülçin Vardarcı, "Çalışan bir anne olsaydım oğlumla bu kadar ilgilenemezdim" diyor. Ona göre savaşı kazanmalarında Cem'in hastalığını kabul etmemesinin de büyük payı var. Cem Vardarcı'nın herkese ibret dersleriyle dolu bu konferansı, bugün Kıbrıs Şehitleri Caddesindeki Konak Belediyesi Kültür Merkezi'nde...
14.) Yazan: Gulcin Vardarci | 10-05-04 (Sil)
Mesaj:
"Otizm ile yasamak ve annelik"Benimle oynar misin? Guzide Tekes Anne-Yazar İsteme adresi: uzunomeroglu42@yahoo.com Arti Ozel Egitim Merkezi Kizilay/Ankara 0312 418 03 53 fax:03124178389
15.) Yazan: Gulcin Vardarci | 06-05-04 (Sil)
Mesaj:
From: OVGU DOGANGUN [mailto:istkulturyayinlari@isnet.net.tr] Sent: Tuesday, May 04, 2004 12:14 AM Subject: SUPER İYİ GUNLER Merhaba, İş Bankası Kültür Yayınları olarak ‘Süper İyi Günler’ isminde otistik bir çocuğun ağzından yazılmış bir roman yayınladık. Uzun yıllar otistik çocuklarla çalışmış olan İngiliz yazar Mark Haddon’a ait bu kitapta otistik bir çocuğun hayatı algılayışı tüm çarpıcılığı ile sunuluyor okura. Romanın kahramanı Christopher 15 yaşında, ‘özel ihtiyaçlılar’ okuluna gidiyor ve bir gece yan komşularının köpeğini bahçede ölü bulmasıyla son derece sürükleyici bir polisiye maceraya dönüşen hikayesi başlıyor. Bu hikaye aynı zamanda ailesinin yaşadığı zorlukları ve bir otistiğin hayatı doğru algılayabilmesi ve başarılı olabilmesi için ona nasıl davranılması gerektiğine dair ipuçlarıyla da dolu.
16.) Yazan: Gulcin Vardarci | 13-03-04 (Sil)
Mesaj:
Prof. Dr. Atilla Turgay Odd Kid Out adinda ADHD nin anababa ve cocuga etkileri konusunda bir belgesel film yapmis, Istanbulda Film Festivaline davet edildi. Beyoglu SInemasinda 17 Nisan saat 16:00 da gosterilecek. Turkcede "Mutsuz Cocuk" adli bir kitabim, Dr. Ercan ile birlikte yazdik, Remzi Kitabevi yayinladi, ilginizi cekebilir
17.) Yazan: Gulcin Vardarci | 02-03-04 (Sil)
Mesaj:
Bazi ise yarar bilgiler: Farklı Gelişenlerin Özel Eğitimi Çocuk yetiştirmek bir insan ilişkisidir ve insan ilişkileri belirli konularla sınırlandırılamaz. Bu nedenle benim önerdiklerim de dahil hiçbir kurala bağlı kalmayın. Kurallar sadece size rehberlik edecektir. Siz ve çocuğunuz öteki insanlardan farklı bireylersiniz, çocuğunuz ile olan ilişkiniz yeryüzündeki herhangi bir kişinin ilişkisinden çok daha değişik, özgün bir ilişkidir. Bu ilişkiyi hiçbir genelleme içinde tanımlamaya veya genellemeye oturtmaya çalışmayın. 4 Ana başlıkta özel eğitimi (Zihinsel engelli çocuklarda) veriyoruz. 1- Ailenin bilgilendirilmesi 2- İletişim becerileri 3- Konuşma ve dil gelişimi 4- Dil öğrenme 1- AİLENİN BİLGİLENDİRİLMESİ : Zihinsel yönden oldukça yetersizlik gösteren çocuklar, zihinsel gelişimleri herhangi bir nedenle engellenmiş olan çocuklardır. Bu çocuklar kendi hizmetlerini görme, kendilerini tehlikelerden koruma, sosyal uyum sağlama, ekonomik bağımsızlığını alma, temel alışkanlıkları doğal olarak öğrenme gibi yönlerden gelişmeleri yaşıtlarından geri olan çocuklardır. Bu çocukların özel eğitime gereksinimleri vardır, bedensel gelişimleri de zihinsel gelişimlerine oranla daha geç gelişir, geç yürür, geç konuşur, tuvalet kontrolünü daha geç kazanabilirler. Bu tür çocuklar için ülkemizde devletçe sağlanan özgün eğitim kurumları çalışmalarına başlamıştır. AMAÇ : Çocuğunuza eğitim verirken amacınız ona bağımsızlığını kazandırmak , kendi kendisine yeterli olmasını, temel gereksinimlerini (yemek yeme,giyinme,tuvalet,temizlik gibi) karşılamasını ve sosyal yönden uyumlu olmasını öğretmek olacaktır. AİLE BİREYLERİ İÇİN BİLGİLER: Aile bireyleri olarak zihinsel yetersizliği olan çocukların eğitiminde dikkat etmeniz gereken noktalar şunlardır: 1- Herşeyden önce çocuğunuzu kabul edin , onu olduğu gibi kabul etmeniz yapacağınız çalışmalarda size en büyük yardımcıdır. 2- Anne - Baba olarak birbirinizi suçlamayın , suçlu da aramayın. 3- Çocuğun her türlü gelişimi için gereken ilgi ve şevkati ona sürekli gösterin. 4- Onu aileye verilmiş bir ceza olarak görmeyin, çocuğunuzu suçlamayın. 5- Çocuğunuzdan utanmayın, onun sokağa çıkmasına, oyun oynamasına, arkadaşlıklar kurmasına yardımcı olun (pek çok aile çocuklarının sevilmeyeceğini ,hor görülüp alay edileceğini düşünerek onun sokağa çıkmasını engellerler. Sabırla yardım etmeniz çocuğunuzun kendisini diğer çocuklarla aynı hissetmesini sağlayacağı gibi, çevresinde aranır bir kişi bile yapabilecektir). 6- Çocuğunuzun toplum tarafından kabul edilmesi bir yönüyle dış görünüşüyle de ilgilidir. Özellikle el, saç, yüz, beden giysi temizliğine dikkat edin. Unutmayın ki eli yüzü pis , kötü giyimli bir çocuk normal de olsa toplum tarafından kolay kolay kabul edilmez. 7- Çocuğunuzu aşırı derecede korumayın. Onun bütün hizmet ve isteklerini hemen yapmayın ve başkasının yapmasına da izin vermeyin. Yapabileceği etkinlikleri yapmasını sabırla bekleyin, yapmasını sağlayın. Basit işleri öğrenmesi için olanaklardan yararlanın. 8- Çocuğunuza acıyarak yaklaşmayın. Acımadan doğan sevgi ve yardım, onun öğrenmesine engel olacaktır. 9- Çocuğunuzu beceriksiz bulmayın,"sen yapamazsın,beceremezsin" gibi sözlerle atılımını engellemeyin. Sabırla yapmasını bekleyin. Onu beceriksiz bulmanız ve engellemeniz kendine güvenini kaybetmesine neden olur. 10-Çocuğa bakmak sadece yeme, içme, giyme, barınma gibi temel gereksinimlerini karşılamak değildir. Sosyal, duygusal, kültürel gereksinimlerininde karşılanması gerektiğini unutmayın. 11-Çocuğunuzdan varolandan daha fazlasını beklemeyin. Zihinsel engeli(yetersizliği) nedeni ile yeteneklerinin sınırlı, yaşıtlarından geri olduğunu unutmayın. Yapamayacağı şeyleri ondan istemeyin. 12-Çocuğunuzu başkaları ile kıyaslamayın. Başkaları ile karşılaştırmak, çocuğun gelişiminde oldukça olumsuz etkisi olan bir davranıştır. Çocuğunuzu kardeşlerinde veya diğer yaşıtlarından farklı görmeyin. Ancak unutmayın ki diğer çocuklarınızı yetiştirirken yaptığınız davranışları bu çocuğunuzda daha uzun süreli ve daha yoğun sabırla uygulamak zorundasınız. Eğitimde en önemli nokta, acelesiz,sabırlı, tekrardan bıkmaz, güleryüzlü, sevecen olmaktır. 13-Çocuğunuzu eğitirken övme, beğenme, sevme gibi gereksinimleri olduğunu da unutmayın 14-Öğrenilecek herşeyin tekrarlar ile alışkanlık haline getirilmesini, açık, kolay ve anlaşılacak şekilde verilmesine dikkat edin. Basit komutlar verin. TÜM BUNLARIN YANINDA ŞUNLARA DA DİKKAT EDİNİZ : 1- Eğitim ve öğretime erken başlamak çok önemlidir. 2- Öğreteceğiniz şeyin veya işin tamamını birden öğretmeyin, parça parça tekrarlar ile öğretmeye çalışın. Örneğin : Sabah temizliği için önce el yıkamayı,sonra diş fırçalamayı, sonrada saç taramayı öğretin. 3- Çocuğunuza öğrettiklerinizi sık sık tekrarlayın. Öğrenmediğini görünce ısrar etmeyin, ancak vazgeçmeyin. Aradan zaman geçtikten sonra sabırla aynı işlemleri yapmaya ve yaptırmaya çalışın. EVDE YAPILACAK EĞİTİM ÇALIŞMALARI ŞU KONULAR ÜZERİNE OLABİLİR : A. Konuşma durumu ile ilgili çalışmalar: 1- Konuşmalarda işarete yer vermeyiniz. 2- Çocuğunuzun uydurduğu sözcükleri kullanmayın. Doğrusunu öğretmeye çalışın. 3- Çocuğunuzun yakınındaki ve en çok kullanılan eşyaların adını doğru söylemesini öğretin. 4- Sözcüklerin söylenişindeki hataları, çocuğu telaşa düşürmeden ve tedirgin etmeden düzeltmeye çalışın. Sözcükleri düzgün söylemeye başlayınca onu sözle ödüllendirin "aferin" gibi. 5- Tren, otomobil, hayvan vs. sesleri tanıtın. 6- Sevdiği veya sevebileceği öykü ve masalları onun anlayacağı dille anlatıp, onun dil gelişimine yardımcı olun. 7- Konuşmaları anladığı zamanlar ona cesaret verip, onu sözle ödüllendirin. 8- Konuşma taklit yoluyla öğrenildiği için onunla düzgün konuşun. 9- Konuşmanın kazandırılmasında en çok gereken ve kullanılan sözcük ve konuşma kalıplarının kullanılmasına dikkat edin, ve bunları kullanması için ortam hazırlayın. B. Sayı kavramını geliştirme çalışmaları : 1- Öncelikle söylenileni anlama ve yapma gibi alışkanlıklar kazandırılmalıdır. Örneğin : Kalemi bana ver , paltomu al gibi 2- Daha sonraki çalışmaları da "Bu kadar ver" emri ile ileri bir aşamaya geçin. Çocuğunuz gösterilen miktarda eşyayı örneğin (kalemi) seçebilir ve isteneni yapabilme durumuna gelebilmelidir. 3- Bu çalışmalar 1 (bir)sayı kavramının kazandırılması ile başlamalı, bu kazandırıldıktan sonra 2(iki)'ye geçilmelidir. 4- Sayı ile birlikte renk kavramının verilmesi, çocuğun aynı zamanda renkleri de ayırtedebilmesine yardımcı olur "iki tane kırmızı düğme ver" diyerek sayı kavramı çalışmalarında da renklerden yararlanabilirsiniz. 5- Ara sıra rakamla 1 (bir) üzerinde çalışmanın arkasından, 2 (iki) tane isteyerek dikkatinin gelişmesini sağlayın. 6- 2 (iki) 'yi kavradıktan sonra bir yere bir veya iki tane nesne koyarak "bu kadar ver" sözü ile hareket ve sayı kavramlarını geliştirme çalışmalarını sürdürün. C. Renk Kavramını Geliştirme Çalışmaları 1- İlk olarak doğrudan doğruya kırmızı renk kavramını verin. 2- Çeşitli kırmızı renkteki eşyaları göstererek kırmızı kavramını tekrar edin. 3- "Kırmızı kalemi ver" ,"kırmızı düğmeyi al" gibi emirlerle karışık renklerin arasından kırmızı olanı seçmesini öğretin. 4- Doğrudan doğruya mavi renk kavramını verin. Kırmızı renkte izlenen yolu takip edin. 5- Her iki rengi de öğrendiğinde, "mavi kalemi masaya koy", "kırmızı düğmeyi bana ver" gibi emirlerle mavi ve kırmızıyı beraber çalıştırmaya başlayın. 6- Kırmızı ve mavi kağıtlarla kesip yapıştırma ve el-işi alıştırmaları yaptırın; kırmızı ve mavi kalemlerle boyatın, çeşitli yaşantılarla kırmızı ve mavi renklere dikkatini yöneltin. 7- Çeşitli nesnelerden (kalem,düğme,iplik gibi) aynı renk olanlarını eşlemesini isteyin. D. Resimler Üzerinde Konuşma Çalışmaları 1- Renkli resimler üzerinde "bu resimde neler var?" diyerek çocuğu gördüklerini söylemeye teşvik edin. 2- Resim üzerindeki eşya, hayvan vs göstererek adlandırmasını isteyin. 3- Zamanla eşya, hayvan vs'nin ayrıntılarına girin. 4- Resimler üzerinde ne var ? sorusu ile serbest konuşmasına izin ve fırsat verin. 5- Resimlerde sık sık rastlanan nesneleri çeşitli kartonlara yapıştırarak bir çalışma defteri oluşturun. 6- Bu defter üzerinde konuşmaları sürdürün. E. Evdeki Eşyaların Tanıtılması Çalışmaları 1- Eşyanın adı üzerinde durarak bilmediği veya öğrenmediği eşyaları aralıklı olarak sorun. 2- Birden fazla eşyanın adını aynı anda öğretmekten kaçının. 3- Öğrendiği eşya adları ile basit emirleri yerine getirmesini sağlayın. Örneğin "Sandalyenin üzerine otur" gibi. F. El Ve Beden Hareketleri Çalışmaları 1- Ucu sivri olmayan küçük kağıt makası ile kesme işlemini çalıştırın, alıştırmalar yaptırın. 2- Hamur veya çamur ile çalışın. Bir süre sonra hamur veya çamurun bir parçası ile iki eli (avuç içi) arasında yuvarlak yapmasını öğretin. Yapabileceği başka şekillerle çalışmasını sağlayın, kendi dilediği gibi şekiller yapmasına izin verin. 3- Gazete kağıt parçalarından avuç içinde top yapmasını ve oynamasını sağlayın. 4- Kağıt mendil vs şeyleri katlamasını öğretin. 5- Delikli boncukları kullanarak onları ipe (ayakkabı bağı kullanılabilir) dizmesini isteyin. Zamanla (yani çocuğunuz boncukları ipe geçirmesini başardıktan sonra) sizin belli bir sırayla dizdiğiniz boncukları aynı sırayla onun da dizmesini isteyin. 6- Kalemle önceleri gelişigüzel karalama, sonrada belirli şekilleri çizebilmesi için alıştırmalar yaptırın. Bu şekillerin şu sırayı izlemesine dikkat edin; daire, kare, üçgen. 7- Çocuk kağıt kesmeyi öğrendikten sonra belirli şekilleri , resimleri kağıttan kesip çıkarmasını isteyin. 8- Kesilen resimlerin veya şekillerin yapıştırılması çalıştırmaları yaptırın. G. Sosyal Gelişim Çalışmaları 1- Çocuğu arkadaş edinebileceği yerlere götürün ve arkadaşlık kurup oynamasına yardımcı olun. 2- Onu çarşı, pazar gibi toplu yerlere götürerek dış çevre ile ilişki kurmasını sağlayın. 3- Çalışmalarınızda sabırlı, acelesiz, tekrardan bıkmadan, güleryüzlü, sevecen bir davranışı benimseyin. Ona güven verin, bazı etkinlikleri başaracağına inanın ve bunu ona da belli edin. 4- Yapılacak çalışmaların günlük programlar düzenlenerek yapılması, çocuk yönünden oldukça yararlıdır. Günün her saatinde günlük yaşantılardan da yararlanın. Örneğin her sabah uyandıktan sonra çocuğa temizlik,yemek yeme vs. alışkanlıkları kazandırmada örneklerle çalışma olanağı verin. 5- Evinizdeki düzeninize uygun olarak çocuğunuza ayıracağınız zamanlar onun, hemen olmasa da zamanla göstereceği gelişmeleri gördükçe boşa gitmediğini anlayacağınız zamanlardır. Sonuca ulaşmakta acele etmeyiniz, sabırlı olmak zorunda olduğunuzu düşünerek, çocuğu özellikle döverek cezalandırmak yoluna gitmeyiniz. Yukarıda birçok kez denildiği gibi güleryüz,sabır,sevecenlik,hoşgörü çocuğun olumlu yönde gelişmesini sağlayacak, zamanla bu gelişimlere tanık oldukça sizde mutlu olacaksınız
18.) Yazan: Gulcin Vardarci | 13-02-04 (Sil)
Mesaj:
Kitap: Otizmde İlk Adım Yazarı : Aydan Aydın Yayınevi : Epsilon
19.) Yazan: Gulcin Vardarci | 29-01-04 (Sil)
Mesaj:
Kitaplar 1-)GERÇEK BİR İNSAN -GUNILLA GERLAND BİR ASPERGERLİNİN KENDİ AĞZINDAN YAŞAM ÖYKÜSÜ ÇOK ETKİLEYİCİ 2-)YAĞMUR ÇOCUKLAR -BARIŞ KORKMAZ BİR NÖROLOGUN GÖZÜYLE OTİZM SADE VE DE DOLU 3-)OTİSTİK ZEKA SEVİYELERİ-SELVİ BORAZANCI PERSSON OTİZMİN GEÇMİŞİ VE DE GENETİĞİ

Gülçin Vardarcı'nın Oder Mesaj defterinde yayınlanan yazılaıı

* ODER'DEN HABERLER •
* MESAJ DEFTERI •

1.) Yazan: Gulcin Vardarci | 21-04-06 (Sil)
Mesaj:
Koray Uygur,haftanin bazi saatlerinde Ataturk stadyumunda, otizmli cocuklarimiza basket ogretiyor.
2.) Yazan: Gulcin Vardarci | 08-06-05 (Sil)
Mesaj:
Bu haftaki aktuel dergisinde oglum Cem'in otizmde gecirdigi asamalar yaziyor. ancak birkac duzeltmeyi buradan yapmak istiyorum. 1-Cem,Ankara ilkogretim okulunda okuyor.Ozverili,nehir yatagını degistirecek kadar guclu muduresi ve ogretmenleri sayesinde 2-ben anneme 47 yasina kadar henuz "sen" demedim bizde mutlak saygi vardir 3-Cem'in pekcok terapisti oldu
3.) Yazan: Gulcin Vardarci | 28-05-05 (Sil)
Mesaj:
Özel Elit Gençler Kolejinde gerçekleştirilen Otizm Semineri ile ilgili izlenimlerim. Otizm maalesef çocuklarımızın geleceğini bizim de umutlarımızı çalıyor. 09/01/05 Tarihinde Jale Sezgin Hanımefendi ile ilk defa telefonla konuştuğumda bana, İstanbul Otizm Sempozyumundaki ODER standından, Otizmli ailelere ışık olsun diye , oğlum Cem Vardarcı’nın otizm serüvenini anlattığım VCD’lerin kopyalarını aldığını ve bazı yöntemleri deneyerek bir yıl içinde 10 çocuktan 7 sini kaynaştırma eğitimine kazandırdıklarını söylediğinde beni tam kalbimden vurdu. 2001 den itibaren Cem’i tedavi etme misyonum biraz yön değiştirerek başkalarına yardım boyutuna dönmüştü. En son olarak da Bursa’da ve Ege Üniversitesinde Prof. Dr. Şeyda Aksel’in dersinde, yaşadıklarımızı anlattığım için Sn.Jale Sezgin’in seminer teklifini gönüllü olarak kabul ettim. Kanımca insan, kendinde var olan ve başkalarını da aydınlatacak olan ışığı söndürürse,bütün dünya kararır. Bugüne kadar otizmli çocuklara hiç Özel bir Kolejde Milli Eğitim yolu açılmamıştı. Özel kolejler az öğrenci ile yoğun eğitim verdikleri ve otizmli çocuklar da bu tarz bir eğitimi hak ettikleri halde bu hamle gerçekleşmemişti. Oğluma teşhis konmadan önce kızım Gülser’in ilkokul sınıfında öğrenme güçlüğü ve kromozom problemi olan çocuklara asla tepki göstermemiş normal çocuk annesi olarak, bu dünyanın zig-zag larla dolu olduğunu herkese öğretmeyi amaç edinen yöneticilerin yanında yer almaktan gurur duydum. Cem’in okul yaşantısı da zaten böyle güçlü ve mücadeleci, yüreğinde derin insan sevgisi taşıyan kişiler sayesinde devam ediyor. Seminerde yer alan barkovizyon gösterisi için hazırlık sürecinde oğlum Cem’in gereksinimleri doğrultusunda 1998 den itibaren özel terapi seanslarını çektiğim videoları tek tek her karesini gözden geçirdik.Adeta zaman tünelinde yolculuk yaptık ve seminer esnasında az daha ağlama Oscar’ı kazanacaktım. Bu filimlerle 1-Neyi ,nasıl uyguladıklarını kayıt etmiştim. 2-Buradaki terapistlere "tam olarak böyle istiyorum" demiştim. 3-Oğlum Cem Vardarcı'nın gelişmesini takip edebilmiştim. 4-Eğer bir gün "iyileşirse" "bak biz nelere katlanmıştık"diyebilmiştim. 5-Cem iyileşirse ekonomik gücü ve lisanı ,cesareti olmayan otizmli çocukların ailelerine gönüllü yardımcı olabilecektim. Tabii ki bu Vcd ler tamamen kişiseldir ve tavsiye niteliği taşımaz. Kopyalanıp üzerinden gelir elde edilemez. Hazırlık yaparken yaptığım tercümeleri bir araya toplayınca meğer bir kitabı dolduracak kadar çok olduğunu farkettim. Yıllardır bu dosyalarımı ve otizmle yaşarken öğrendiklerimi herkesle paylaşıyorum,internet aracılığı ile veya evime gelenler ile veya telefonla yardım isteyenlere sürekli olarak öğrendiklerimi karşılıksız aktarıyorum. Bizim en büyük şansımız Cem’in bize otizme içerden bakma fırsatını vermesi oluyor. Bu sayede otizmin gizemli kapıları aralanıyor. Her otizmli tektir ama belki de genelleme yaparak onlara yaklaşarak hep birlikte konuk olduğumuz dünya gezegeninin kurallarına göre az sıkıntılı yaşam sürmeyi amaçlıyoruz. Renkleri,kokuları,sesleri,görüntüleri farklı algılayan bir insan bizimle nasıl iletişim kurabilir? Klasik tıp bize yardım edemiyor yine de ondan ayrılmadan çıkış yolları arayan, bireysel olarak açmazlarda yaşayan aileler oluyoruz Kronik mutsuzluk ve çaresizlik maddi ve manevi olarak bizi kuşatıyor. Alternatif ve integratif tıptan medet umarak gözlerimizin önünde boğulmakta olan çocuğumuza acaba çürük de olsa bir ip atalım mı diye de kendi kendimizle mücadele ediyoruz. Pek çok cephede savaşıyoruz. Kendimiz de dahil olduğumuz bu savaşlar da komşulardan,arkadaşlarımıza,gıda alerjisinden metal zehirlenmelerine, okuldan maddiyata,lisan probleminden beynin tüm alanlarına,aile fertlerinden çevre şartlarına kadar savaşıyoruz. Zaman kum saati gibi bizim için ters akıyor. Diğer çocuklar bilgilerini derlerken bizim çocuklarımız hiç bir şey öğrenemiyor,ifade edemiyor,kendini geliştiremiyor. Diğer kardeşleri sanki terk edilmişçesine yalnız bırakıp tüm ilgiyi otizmli olanlara kaydırarak ömür boyu affedilemeyecek hatalar yapıyoruz. Bu sorunları 300 yıl yaşasam çözemem. Çözebilecek uzmanların ise sanki estetiğe ve güzelliğe odaklanmış bir dünya da otizm terapilerini düşünemiyorlarmış gibi umursamazlıkları var. Kanımca seminerin ana fikri erken tanılama ve hatta çocuk doktorunun bu tanıyı koyması ve zaman kaybettirmemesi. Sonra gelen bölüm ise eğitim. Bu eğitim hem çocuğa ,hem aileye, hem terapiste yönelik olmalı. Kendimizi eğitmeden ne tarz bir eğitim aradığımızı nasıl bilebileceğiz? Eğitim kurumlarından iyileşmeye yaklaşmış olarak bize gösterebilecekleri örnek kişi var mı? Eğitim kurumları maalesef uzun vadede bakım evleri pozisyonuna geçiyor. Onların da kendilerini sürekli yenilemeleri gerekiyor. Eğitimin uzun süreli ve çok pahalı olması da en olumsuz kısmı. Hepimiz umutsuz ve aceleciyiz. En zor durumda olan maalesef aileler. Pek çoğu başarısızlığı kendinde zannedip vazgeçiyor.. Üzüntü yoğunluğu bizleri boşanma,hastalık ve ölüm olarak tehtid ediyor. Benim bugüne gelirken yaptığım hatalar dünyanın çevresini kim bilir kaç kere dolaşır. Ama doğru yaklaşımla çocuğumuzdan herhangi bir düzelme belirtisi de alırsak ,işte o zaman İstanbul’un fethinden bile daha fazla gurur verici oluyor. Ben Cem’i Cem’le kıyaslamayı kendime öğrettim. Çünkü eğer normal yaşıtlarıyla kıyaslarsam oğluma çok büyük haksızlık etmiş olurum. Ben çıtayı yükseltmeyi severim. Cem 2 kez özgeçmişini konferanslarda anlattığı halde, bu kez de İngilizce ve Almanca olarak okudu. 2 kez Altınyunus’ta darbuka solo yaptığı halde bu kez de birkaç tını çaldı ve Akdeniz Akşamları şarkısını bize gitar eşliğinde çaldı. Bu seminer ona sayısız kendisini geliştirme fırsatı sağladı.Hepimiz geliştik.Onlarca bilgi ile donandık.Mükemmel insanlarla tanıştık. Hele sensory integration therapy’yi anlatmak için sahneye içinde materyaller olan kocaman valizimle çıkarken yarattığım görüntü kimbilir nasıldı? Cem’i kendi dünyamıza çekerken ,sırasıyla: konuşma terapisi duyusal bütünleme terapi(sensory integration), oküpasyonel terapi(faaliyet terapisi) işitsel algı terapisi(auditory integration) görsel algı terapisi(syntonic opthometry) at ile terapi masaj glüten-kazein diyeti vitamin terapisi, spor(her alanda) kaynaştırma eğitimi kardeş ilişkisi oyun parkları müzik, seramik arkadaşlık model olma davranışçı terapi reiki özel ilgi alanlarından iletişim kurmaya çabalamak gibi çeşitli yöntemleri denedik. Sürekli Allah’a dua ettik. Bu sayede iletişimi arttı, konuşması gelişti esnek olabilmeyi öğrendi amaçlı hareket edebilmeyi öğrendi kendini sakinleştirebilmesi mümkün olabiliyor öz bakım becerileri arttı dikkat süresi uzadı öğrenme isteği arttı kendine zarar verici davranışları azaldı kendini uyarıcı davranışları yavaş yavaş sönüyor değişikliklere daha az tepki gösteriyor seslere daha az kızıyor yardımsever biri oldu 3 boyutlu dünyayı öğrendi sahneye çıkar duruma geldi. Sonuçta yaşamdan keyif almasını sağladık. Ancak uyku sorunu hala en büyük problemimiz.Koku sorununa ise henüz çare bulamadık.Chelasyon,kök hücre terapisi ve homeopathyi henüz denemedik. Ailece sorunu sahiplendik. Kızım Ege Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitiriyor tezini Sensory Integration Therapy üzerine yazıyor, eşim sigarayı bıraktı ve basket oynamaya başladı motivasyon olsun diye. Ben üniversite sınavına girip yeniden kazandım. Çok çalıştık,çabaladık ve hala çalışmalarımız sürüyor. Eşimin yurt dışındaki iş ortakları bile 3. dünya ülkesinde,bu kriz ortamlarında Cem’i otizmden çıkarabilmeyi nasıl başarabildiğimize çok şaşırıyorlar. İstanbul Türkiye’nin, New York da dünya’nın başkenti sayılacak olursa bu başarılarımızı New York’ta sağlamış olmayı dilerdim. Belki daha fazla ses getirirdi. Dileklerim: Milli Eğitimin “normal çocuk nasıl olur” diye okullara ders koyması üniversitelerimizde oküpasyonel (uğraşı) terapi bölümleri açılmasının sağlanması çocuk doktorlarının tanıyı koyması medyanın otizmin tanıtımına yardımcı olması, vasıflı olarak ev kadını kaldığım için bu kompleksimden kurtulmam bunca yıldır devletten ve hiç kimseden yardım almadan bu seviyeye geldiğimizin taktir edilmesi bizden sonrası için otizm yaşam köylerinin kurulması Özel Elit Gençler Koleji gibi kolejlerin çoğalması. Çünkü Kaynaştırma olmazsa olmaz. Çocuklarımıza saygıyla ve sevgiyle yaklaştıkları için bu güzel okul sayesinde otizmi aşanlar mutlaka olacaktır. Cem’e 2003’de Temple Grandin’den ödül gelince sevinçle Oslo’daki uzman KL.Reicheld’e yazdım. Onun cevabı ise “Bir çocuk kurtulunca cennette yeni bir kapı açılır”şeklinde oldu. Biliyorum ki tüm yardımı dokunan eğitimciler,terapistler,doktorlar ve yakınlarımız o kapıdan Cem ile birlikte geçecekler Gülçin Vardarcı
4.) Yazan: Gulcin Vardarci | 31-03-05 (Sil)
Mesaj:
Tuvalet Egitimi ile ilgili bir siteden surekli mesaj aliyorum bazilarini tercume ettim: 1-Cocugunuzun Tuvalet ihtiyaci oldugunda nasil iletisim kurarsiniz? cocugunuzun tuvalet ihtiyaci oldugunu farkettiniz ve tuvalete gitme islemini kendisi baslatamiyorsa bu durumda onu yonlendirebilecek bazi ipuclarina basvurun. Ona bu konuyla ilgili bir oyuncak,bir cikartma veya bir resim verin. repertuvariniza isaret dili ekleyip bir "T "harfini yavasca sallayarak tuvalete gitmesi gerektigini de anlatabilirsiniz. 2-Cocugunuz tuvalette sifonu cekmek istemiyorsa ne yapabilirsiniz? Sifonun cekilmesi oldukca gizemli bir olaydir. Su nereye gider acaba,tekrar nasil dolar neden o kadar cok ses cikarir? bazi cocuklar onceden tahmin edilebilen seylere iyi cevap verirler. Bir sablon olusturarak bu konudaki korkuyu biraz olsun azaltabilirsiniz Gorsel sema ile sifon cekmenin ne zaman uygun olacagini gosterin Sozel ipucu kullanin "hazir", "simdi sifonu cekiyoruz" sonra da "simdi ellerimizi yikama zamani " gibi Sifonu cektiginiz zaman gerekli uzaklikta olmasini saglayin. Yavas yavas sifona yaklasmasi icin cesaretlenmesini saglayin. 3-Cocugunuz tuvalet kagidini kullanmayi reddederse ne yaparsiniz? Bazi cocuklar tuvalet kagidinin dokusuna ve onun yarattigi dokunma hissine oldukca duyarlidirlar. pek cok cocuk tuvalet kagidi ile silinmeye karsi cikar bu islemi iyice ogreninceye kadar ona siz yardimci olun. bazilari da islak mendile aliskın olabilirler o zaman da suda eriyen islak mendilleri temin edebilirsiniz .4-Eger cocugunuz diskisiyla oynarsa ne yapabilirsiniz? Bazi cocuklar cok igrenc olmasina ragmen diskilariyla oynamayi severler,onu duyusal bir oyun zannederler. Onlara sensory(duyusal)secenekler hazirlayin,benzer sekilde yumusak ve ilik olsun kalin ve sıkı kemerler takın tayt gibi siki pantolonlar giydirin ki bebek bezine ulasmalari zor olsun kemerine pek cok oyuncak koyun ve bu oyuncagi surekli degistirn ki oyalansin ve bezine elini atmasin kucuk elleri mesgul olmali.
5.) Yazan: Gulcin Vardarci | 16-02-05 (Sil)
Mesaj:
Arkadaslar, "what is Autism" isimli kitapta biz oldukten sonra ne yapilmasi gerektigi Amerika kistasinda anlatilmis. mirasin nasil paylastirilacagi,vasinin kim olacagi,saglam kardeslerin otistik eriskinin tedavisini surdurmesi uzerinde ne yogunlukta etkili olacagini vs Bu ve bunun gibi pek cok konuda ne yapmamiz gerektigini bilmiyoruz. avukatlara danisilmali. Bu konuda bilgisi olan varsa lutfen yazsin.
6.) Yazan: Gulcin Vardarci | 28-11-04 (Sil)
Mesaj:
Otizm nedeniyle siz kader arkadaslarimi tanidim,hepimize 3 Aralik gunu icin bir teslli yazisi : KUSURSUZ OLMAK > Cin'de bir adam, hergun boynuna dayadigi kalin > sopanin iki ucuna asili, testilerle dereden, su > tasirmis evine.. Bu testilerden birinin yan kisminda > catlak varmis.. > Digeri ise hic kusursuz ve catlaksizmis ve her > seferinde, bu kusursuz testi adamin doldurdugu suyun > tumunu tasir,ulastirirmis eve..... Ama uzun bir yolu > yuruyerek boynunda tasidigi testilerden catlak olani, > eve yari dolu olarak varirmis.. 2 sene hergun bu > sekilde gecmis..Adam her iki testiyi suyla doldurmus > ama evine vardiginda sadece 1,5 testi su getirmis... > Tabii ki kusursuz, catlaksiz mukemmel testi cok > gururlaniyormus vazifesini mukemmel yaptigi icin.. > Fakat zavalli catlagi olan kusurlu testi, cok > utaniyormus, doldurulan suyun sadece yarisini eve > ulastirabildigi icin de cok uzuluyormus.. > 2 senenin sonunda goruslerine gore, yapmasi lazim > gelen gorevi yapamadigi dusuyle, irmak Kenarinda > adama; > - Kendimden utaniyorum. Su yanimdaki > catlak nedeniyle, sular evine gidene kadar sizip > gidiyor, demis. > > Adam testiye; > -Goremedin mi? Yolun senin tarafinda olan kismi > ciceklerle dolu. > Fakat kusursuz testinin tarafinda hic yok..Cunku > ben basindan beri senin kusurunu, catlagini > biliyordum.. Senin tarafina cicek tohumlari ektim. Ve > hergun o yolda ben su tasirken, sen onlari suladin.. 2 > senedir o guzel cicekleri toplayip, masamin ustunu > dekore ettim. Sen kusursuz olsaydin, o catlagin > olmasaydi, evime boyle guzellik ve zerafet > veremiyecektim" diye cevap vermis.. > Hikayeden alacagimiz ders: > Herbirimizin kendine has kusurlari > vardir..Hepimiz > birer catlak testiyiz..... Fakat sahip oldugumuz bu > kusurlar ve catlaklar hayatlarimizi ilginc yapan, > mukafatlandiran, renklendiren..ozelliklerimizdir. > Etrafinizdaki her kisiyi, olduklari gibi > kabullenin.. Dislarindaki kusurlara degil, > iclerindeki guzelliklere, bakip, gorun....
7.) Yazan: Gulcin Vardarci | 09-10-04 (Sil)
Mesaj:
Temple Grandin'in bir yazisinin tercumesini yaptim: Otistik cocuguma nasil tuvalet egitimi verebilirim? Diyorki tuvalet problemi olarak 2 onemli sebeb vardir. 1-tuvaletten korkabilirler 2-ne yapmalari gerektigini tam olarak da bilemeyebilirler. Cok agir derecede isitme sorunu olan cocuklar( yani sesleri cok fazla ve agrili duyanlar) tuvalet sifonunun sesinden cok korkabilirler. Ses kulaklarini agritabilir. tuvaletten uzakta olan bir lazimlikla bazen ogrenebilrler Sensory( duyusal)problemlerin cesitliligine gore bazi cocuklarda tuvalet sifonunun sesini sevebilir ve defalarca sifonu da cekebilir. fakat hala tuvalete yapmayi ogrenmemisde olabilir. bazi otistik cocuklarin dusunce sistemi o kadar somut ve kati olabilir ki ancak bir yetiskinin tuvaleti nasil yapilacagini gosrere gostere yapmasiyla ogrenebilir. ancak bir yetiskinin gostermesiyle bazen ogrenebilirler. Agir sensory (yani duyusal=5 duyu) problemi olan cocuklar bazen tuvaletinin geldigini de hissetmeyebilir. eger sakin bir ortamda veya kendileri sakinseler cis ve buyuk abdestinin geldigini hissedebilirler ama stres altinda iseler ve sensory yani duyusal asiri yuklenme altindaysalar altlarina yapabilirler. Bu da bize bazen bir cocugun dogru tuvaletini nereye dogru olarak yaptigini bazen de neden yapamadigini acikliyor. Temple Grandin
8.) Yazan: Gulcin Vardarci | 26-09-04 (Sil)
Mesaj:
Cok kiymetli eli opulesi Turk anneleri. Kurtulus savasina olmege sapsaglam cocuklarini yollamis kahraman, cefakar,sessiz meleklerin cocuklari. Kendi caresizligimi anlatmam icin hergun telefon eden,evime kadar uzaklardan gelen,mail atan, ne yapacagini benim gibi sasirmis,evladinin gozunun onunde yok olusunu seyreden zor durumda tum anneler. Belki de ilk kitabimi dolduracak kadar cok tesekkur yazisi yazan pek cogu da tip doktoru anneler,kendi zavalliligimi,beyin hucreleri ve ilahi adalet karsisindaki caresizligimi anlatirken bilmeyerek sizleri kirdiysam,herhangi birinizi kirdiysam beni affedin. Zaten gelisen tip sayesinde pekcok rahatsizligin caresi bulunacak cok yakinda. Biz de bu sure icinde bos oturmayalim diye birseyler yazmistim. Affedin...
9.) Yazan: Gulcin Vardarci | 24-09-04 (Sil)
Mesaj:
Oglumun otizmli oldugunu ogrendigimizde ailece geleneksel hatalari tekrarladik. Once reddettik. Nasil olur du da bizim gibi super lerin boyle problemli cocugu olurdu? Sonra tum tibbi tetkikler yaptirdik Oysa bunlar ise hem para hem zaman kaybi imis. Sonra uzmanlarin bu konuda bilgili oldugunu sandik. Oysa bu konuyu yeterince okumamislardi bile. Sonra sagdan soldan buldugumuz terapistlere inandik. Onlarin cocugumuzu iyilestirecegini sandik. Onlarda konuya bizim kadar uzakti. Bolgedeki 5-10 hasta donusumlu olarak 5-10 terapist arasinda gidip gelir. En buyuk hatayi cocugumuzu kendi gibiler arasina sokmakla yaptik. Cocuk bile bunun ne kadar yanlis oldugunu bize soyledi. bir de baktik ki filanca gibi bagiriyor falanca gibi kusuyor ya da bizim cocugumuzun sorunu bir baska evde o gece... Bir gun sensory integration therapy ile tanistik. Terimler cok yabanciydi ama sanki sihirli bir degnek degmisti. Hergun yeni bir gun oldu.:) tunelin sonunda silik de olsa bir isik gorduk ve calistik calistik calistik. Bize"husraniniz buyuk olacak"dediler,yilmadik. Giderek cocuk iyilesmege daha bir normal davranmaya basladi. Eger bu kadar zaman kaybetmemis olsaydik eminim ki su anda hic bir belirti kalmazdi. Dikkat daginikligi ve hiperaktivite disinda az sorunumuz kaldi. Otizm gerilerde kaldi. Bizim gibilerin en onemli sorunumuzda gectigi yasi ile su andaki yasinin sorunlarini ayni anda yasamasi.O nedenle iki kisiyle ayni anda ugrasmis gibi oluyoruz.onlarda bizde yoruluyoruz. Su anda normal cocuklar gibi okula gidiyor. Gunlerimiz normal cocuklari mesgul edecek faaliyetlerle dolu. Lutfen JEAN AYRES'in yazdigi SENSORY INTEGRATION AND THE CHILD kitabini sizlerde okuyun yada Türkçe'ye cevirttirip , uygulayin. Bir ayrinti da bizden baska hic kimsenin yeterli caba gostermeyecegidir.
10.) Yazan: Gulcin Vardarci | 16-09-04 (Sil)
Mesaj:
Selam, Oderden telefonla veya mail ile VCD leri siparis edebilirsiniz. videolar icin ben ucret almiyorum. Ancak kopyalama icin ve yakinda oturmuyorsunuz kargo ucreti odeyerek edineceksiniz Ben pek cok aileye bugune kadar kitap, brosur, dokuman ve aklinize gelen her turlu yardimi yaptim. evimde toplantilar duzenledim. Kac aileye orada anlattigim hareketleri bizzat yapa yapa anlattim. Terapistlerim yurt disindan geldigi zaman bile evimin kapisi dileyen ailelere acikti. Telefonla saatlerce ailelere bilgi veriyorum. Bilgi ve kaynak paylasmadigim terapist yok gibi. Buna ingilizce ve almanca bilmemin ve 46 yasinda bile 2. universitede okuyor olmamin da yarari oluyor.. Ayda kac kez kendi cebimden masraf ederek hic tanimadigim kisilere bilgiler,kitaplar yolladim. Ancak artik soz verince yerine getiremez oldum. O nedenle kar amaci gutmeyen ve cok ciddi bir kurulus olan dernegimize bu yardimi ailelere ulastirmasi icin ricada bulundum. Bu bilgiler tamamen kisiseldir. Bir anne olarak yasadiklarimi ve tecrubelerimi, cok bilinmeyenli otizm konusunu, bizim yasadigimiz pencereden anlatiyorum. Bugun Istanbul'a gitmek icin daglari asmaya gerek yok.Bilinen yol daima daha kisadir. Belki guzel cocuklarimizdan biri daha Cem agabeyleri gibi pekcok guzelligin farkina varir. Iste bizleri biraraya getiren bu duygu Cocuklarimiz omur boyu cocuk kalmasin Gulcin Vardarci

Sonraki 10 >>

Gösterilen sonuç: 1 - 10 Toplam sonuç: 24

ODER - İnönü mah. 110 sokak No: 4 Buca - İZMİR TEL: 0 (232) 442 40 01 E-MAIL

YARDIMLARINIZ İÇİN: GARANTİ BANKASI ŞUBE KODU: 410 HESAP NO: 6299260
| XHTML | CSS |