Kahramanımızın ismi Cem Vardarcı...18 Eylül 2010 Cumartesi, 01:24 tarihinde Karadeniz Otizm Gençlik ve Spor Kulübü tarafından eklendi
Cem, İzmirli Vardarcı Ailesi’nin ikinci çocuğuydu. İki yaşındayken sürekli ellerine bakması ilk şüpheydi. Ama doktoru, “Önemli bir şey yok” dedi. Normal bir şekilde konuşabilen Cem, bir gün sustu. Dört yaşında çevresiyle temasını kesti. Önce “hiperaktif” dendi. Tedavi gördü. Konuşmaya başladı. Ama anaokulu dönemi kabus gibi geçti. Yeni hayatına ayak uyduramadı. Özürlüler okuluna başladı. Ancak ne yapılsa olmuyordu. Cem dünyayla temasını iyice kesmişti. Cem’e 1994 yılında, “Dokunamaz, dokunulmasını istemez, yeme alışkanlıkları gelişmez” denilerek otizm teşhisi konuldu. Başlangıçta aile ne yapacağını şaşırdı. Ama anne Gülçin Vardarcı, bütün işini gücünü bıraktı ve mücadeleye başladı.Aslında doktorlar da anne sıcaklığının mucizesini göz ardı etmişti.Cem’in öğretmenleri, “Diğer öğrencilerle birlikte eğitim göremez” diyordu.İsrail’deki bir fizyoterapistin adını duyan Gülçin Hanım, Ziva Rom’un İzmir’e geleceğini öğrendi ve hemen onunla buluştu. Daha sonra rotayı Tel Aviv’e çevirdi ve Cem, iki ay oradaki klinikte fiziksel aktivite tedavileri gördü. İzmir’e döndüklerinde eğitim terapilerine de devam edildi.Sağını solunu öğretebilmekAnne Vardarcı, şöyle anlatıyor: “Yabancı uzmanlar bize Cem’in ‘duyular arası iletişim sorunu yaşadığı’ tanısını koydu. Duyuların beyne iletilmesinde gecikme olmasının Cem’in davranışlarını etkilediğini söylediler. Ve bize bir kitap verdiler. Kitaptaki yöntemleri takip ederek, çok kısa sürede büyük aşama kaydettik. Bir ay içinde yemekleri çiğnemeye, çorabını giymeye başladı. Emekledi, takla attı. Eve trambolin aldık. Üzerinde zıplamaya başladı. Terapist Hüseyin Nazlı’ya gittik. Onun sayesinde konuşmayı öğrendi. Ondan önce ekolali yapıyordu. Yani yalnızca söyleneni tekrarlıyordu. Oğlum 1997’den bu yana tenis oynuyor, yüzüyor.” Gülçin Hanım’ın mücadelesi hiç de kolay değildi. Bir yandan minik oğluna neden okula gidemediğini anlatıyor, bir yandan da tedavisini aksatmadan sürdürüyordu. Gülçin Vardarcı şöyle devam ediyor:“Oğluma sağını solunu öğretebilmek için günlerce uğraştım. Aya Yorgi koyunda bir kano kiraladım. Ona bir sağ, bir sol koluyla kürek çekmesini gösterdim. Bu hastalığı yenmek ille de parayla değil. Mutlaka ata binmek zorunda değil çocuğunuz.”Müziğe ilgisini ablası keşfettiCem’in otizmli olması tüm aileyi bu hastalık konusunda adeta bir uzman haline getirmiş. Ablası Gülser Vardarcı Ege Üniversitesi’nde psikoloji okumuş ve bitirme tezini de Cem’de uyguladıkları “otizmde duyusal bütünleme terapisi” üzerine hazırlamış. Gülser Vardarcı şunları söylüyor: “Okula başladığım ilk gün hocalarım ‘Neden buradasınız’ diye soruyordu hepimize. Şöyle yanıtladım: Bu işi bilmeden, biliyormuş gibi davranan psikolog ve psikiyatrlardan bıktım...” Cem’in müziğe olan yeteneğini ise yine ablası fark etmiş.“10 yaşındaydı. Bir gün televizyonda izlediği şarkının ritmini bire bir çıkarmış, masaya vuruyordu. Hemen bateri kursuna başladık. Daha sonra gitar, piyano derken kemanı da öğrendi.”Aslında ablasının bu dikkati Cem’in de hayatının yönünü değiştirmiş.Normal okula kaynaştırma öğrencisi olarak devam eden Cem; altı yıl bateri, gitar ve darbuka çalmasından dolayı üstün müzik yeteneği sayesinde, 2006 yılında Ümran Baradan Anadolu ve Güzel Sanatlar Lisesi’nde okumaya hak kazanmış. Cem UNESCO’ya örnek olduAnnesi Gülçin Vardarcı’nın üstün çabalarıyla otizmi aşan Cem, derslerini başarıyla geçerek lise son sınıf öğrencisi oldu.Ve geçenlerde hem liseyi bitirmenin heyecanını yaşadı. Ümran Baradan Anadolu ve Güzel Sanatlar Lisesi’nin yıl sonu konserini Cem Vardarcı arkadaşlarıyla gerçekleştirdi. Hem piyano çalarak, hem de grup arkadaşlarına bateriyle eşlik ederek...Cem Vardarcı yıllarca süren mücadele sonucunda otizmden iyileşerek Amerikalı otistik profesör Temple Grandin’den “Temple Grandin Award” da aldı.UNESCO’nun “Otizm farkındalığı yaratma projesi” kapsamında Cem’i örnek gösteriyorum.Bazı insanlar için otizm Dustin Hoffman ve Tom Cruise’un başrol oynadığı Rain Man (Yağmur Adam) adlı bir film sadece. Oysa çocuklarına otizm teşhisi konduğunda gerçeğin filmdekinden daha dramatik olduğu bir gerçek...O yüzden Cem’in öyküsünün herkese örnek olmasını diliyorum. Kahramanımızın ismi Cem Vardarcı...Cem, İzmirli Vardarcı Ailesi’nin ikinci çocuğuydu. İki yaşındayken sürekli ellerine bakması ilk şüpheydi. Ama doktoru, “Önemli bir şey yok” dedi. Normal bir şekilde konuşabilen Cem, bir gün sustu. Dört yaşında çevresiyle temasını kesti. Önce “hiperaktif” dendi. Tedavi gördü. Konuşmaya başladı. Ama anaokulu dönemi kabus gibi geçti. Yeni hayatına ayak uyduramadı. Özürlüler okuluna başladı. Ancak ne yapılsa olmuyordu. Cem dünyayla temasını iyice kesmişti. Cem’e 1994 yılında, “Dokunamaz, dokunulmasını istemez, yeme alışkanlıkları gelişmez” denilerek otizm teşhisi konuldu. Başlangıçta aile ne yapacağını şaşırdı. Ama anne Gülçin Vardarcı, bütün işini gücünü bıraktı ve mücadeleye başladı.Aslında doktorlar da anne sıcaklığının mucizesini göz ardı etmişti.Cem’in öğretmenleri, “Diğer öğrencilerle birlikte eğitim göremez” diyordu.İsrail’deki bir fizyoterapistin adını duyan Gülçin Hanım, Ziva Rom’un İzmir’e geleceğini öğrendi ve hemen onunla buluştu. Daha sonra rotayı Tel Aviv’e çevirdi ve Cem, iki ay oradaki klinikte fiziksel aktivite tedavileri gördü. İzmir’e döndüklerinde eğitim terapilerine de devam edildi.Sağını solunu öğretebilmekAnne Vardarcı, şöyle anlatıyor: “Yabancı uzmanlar bize Cem’in ‘duyular arası iletişim sorunu yaşadığı’ tanısını koydu. Duyuların beyne iletilmesinde gecikme olmasının Cem’in davranışlarını etkilediğini söylediler. Ve bize bir kitap verdiler. Kitaptaki yöntemleri takip ederek, çok kısa sürede büyük aşama kaydettik. Bir ay içinde yemekleri çiğnemeye, çorabını giymeye başladı. Emekledi, takla attı. Eve trambolin aldık. Üzerinde zıplamaya başladı. Terapist Hüseyin Nazlı’ya gittik. Onun sayesinde konuşmayı öğrendi. Ondan önce ekolali yapıyordu. Yani yalnızca söyleneni tekrarlıyordu. Oğlum 1997’den bu yana tenis oynuyor, yüzüyor.” Gülçin Hanım’ın mücadelesi hiç de kolay değildi. Bir yandan minik oğluna neden okula gidemediğini anlatıyor, bir yandan da tedavisini aksatmadan sürdürüyordu. Gülçin Vardarcı şöyle devam ediyor:“Oğluma sağını solunu öğretebilmek için günlerce uğraştım. Aya Yorgi koyunda bir kano kiraladım. Ona bir sağ, bir sol koluyla kürek çekmesini gösterdim. Bu hastalığı yenmek ille de parayla değil. Mutlaka ata binmek zorunda değil çocuğunuz.”Müziğe ilgisini ablası keşfettiCem’in otizmli olması tüm aileyi bu hastalık konusunda adeta bir uzman haline getirmiş. Ablası Gülser Vardarcı Ege Üniversitesi’nde psikoloji okumuş ve bitirme tezini de Cem’de uyguladıkları “otizmde duyusal bütünleme terapisi” üzerine hazırlamış. Gülser Vardarcı şunları söylüyor: “Okula başladığım ilk gün hocalarım ‘Neden buradasınız’ diye soruyordu hepimize. Şöyle yanıtladım: Bu işi bilmeden, biliyormuş gibi davranan psikolog ve psikiyatrlardan bıktım...” Cem’in müziğe olan yeteneğini ise yine ablası fark etmiş.“10 yaşındaydı. Bir gün televizyonda izlediği şarkının ritmini bire bir çıkarmış, masaya vuruyordu. Hemen bateri kursuna başladık. Daha sonra gitar, piyano derken kemanı da öğrendi.”Aslında ablasının bu dikkati Cem’in de hayatının yönünü değiştirmiş.Normal okula kaynaştırma öğrencisi olarak devam eden Cem; altı yıl bateri, gitar ve darbuka çalmasından dolayı üstün müzik yeteneği sayesinde, 2006 yılında Ümran Baradan Anadolu ve Güzel Sanatlar Lisesi’nde okumaya hak kazanmış. Cem UNESCO’ya örnek olduAnnesi Gülçin Vardarcı’nın üstün çabalarıyla otizmi aşan Cem, derslerini başarıyla geçerek lise son sınıf öğrencisi oldu.Ve geçenlerde hem liseyi bitirmenin heyecanını yaşadı. Ümran Baradan Anadolu ve Güzel Sanatlar Lisesi’nin yıl sonu konserini Cem Vardarcı arkadaşlarıyla gerçekleştirdi. Hem piyano çalarak, hem de grup arkadaşlarına bateriyle eşlik ederek...Cem Vardarcı yıllarca süren mücadele sonucunda otizmden iyileşerek Amerikalı otistik profesör Temple Grandin’den “Temple Grandin Award” da aldı.UNESCO’nun “Otizm farkındalığı yaratma projesi” kapsamında Cem’i örnek gösteriyorum.Bazı insanlar için otizm Dustin Hoffman ve Tom Cruise’un başrol oynadığı Rain Man (Yağmur Adam) adlı bir film sadece. Oysa çocuklarına otizm teşhisi konduğunda gerçeğin filmdekinden daha dramatik olduğu bir gerçek...O yüzden Cem’in öyküsünün herkese örnek olmasını diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder