15 Haziran 2013 Cumartesi

2 anne 2 mektup 13.05.2012Gülengül Uslutüm yazarlar A+ A- Gönder Yazdır Paylaş tümü Gülengül Uslu - Diğer Yazıları Angelisanti, ÇOKOV için söyleyecek Magazin kraliçesi seyyah oldu Çingene sözü! Tavla turnuvasında tek kadın! 'Hayat Seni Cümle İçinde Kulandı' İletişim SMS: gu yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder. (1,60TL) MH:02165317373 Pedagog Atilla Yavuzer, katıldığı bir televizyon programında, "Kadınlıktan anneliğe geçiş bir rütbe yükselişidir" dedi... Gerçekten de annelik çok kutsal, çok büyük fedakarlıklar gerektiren bir rütbe... Hele ki elleri defalarca öpülesi bazı anneler var ki... Bu gün, iki özel çocuğun annesi olan o fedakar annelerden Serra Onak ve Gülçin Vardarcı ile sizler buluşturacağım. Serra Onak biricik kızı Zeynep'e, Gülçin Vardarcı ise oğlu (benim yakışıklı yağmur adamım) Cem'e ve meslek seçimini kardeşine yardımcı olabilmek amacıyla seçen kızı Gülser'e yazdı. Ben mektupları okurken ne yalan söyleyeyim, gözyaşlarımı tutamadım... Annelik rütbesinin en üstün mertebesine yerleşen bu güzel yürekli iki annenin evlatlarına yazdıkları mektuplarla sizi baş başa bırakıyorum. Tüm var olan ve cennete göç eden melek annelerin gününü kutluyorum. Kalbime kıymık battı Papatya kızım Gülser'im, İlk anneler günümde bana, "anne" diye seslenmeyi seçmen ile tescillendi anneliğim. O tılsımlı sözcüğün ile hayata bağlandım. Ne şanslıyım ki senin ve kardeşin gibi mükemmel çocuklara sahibim. Üstelik örnek aldığım bir de "annem" var. Evimizde, "çocuk cumhuriyeti" olduğu için pek az kişiye nasip olan mükemmel bir çocukluk yaşadığını biliyorsun. Herkesi hayrete düşüren resim yapma hevesin ile 3 yaşında Leonardo Sanat Galerisi'nin en genç üyesi olmuştun. Kanaryam, biliyorsun başarıya giden yolun sonu yoktur. Arkadaşlarınla oyunların, hayal gücünü aşan yaşgünü partilerin, populerliğin, her teknolojik yeniliği denemen, tenis ve basket oynaman, ata binmelerin, dans ve yemek yarışmaların, paten kaymalar, kayak, sörf yapman, oynadığın tabular, yabancı dilleri şarkılardan, filmlerden pekiştirmen ile bir defada 4 farklı üniversite seçeneğinin olmasına rağmen, "Bir çocuğu kurtarmak cennette bir kapı açmakmış" diyerek kardeşine göre branş seçmen... Altın kalbinle, birlikten kuvvet doğar düşüncesiyle yardımseverliğine uygun derneklerde faal olman. Seminerlerin, konferansların, seyahatlerin, başkanlıkların, çalışman ve kardeşine ödünç verdikten sonra benimle beraberliği hala bekliyor olman seni "imkansıza hayır" diyenlerden yapıyor. Uzaydan görünmemizi sağladığın gücünün damarlarındaki asil kandan geldiğini bilerek kardeşinin yeteneğini keşfetmen ve onun kurtuluşuna yelken açmamız... "Kızınızla gurur duyuyoruz "diyen TFL öğretmenlerinin ve girdiğin her toplumda söylendiği gibi ben de seninle gurur duyuyorum. Sevgili Oğlum Cem, Ablanın kardeş isteyerek aramıza coşkuyla katılman sanki dün gibi. Evimizde yaşanan bayram havası ilk yaşında söylediğin "anne" sözcüğünü uzun süre yeniden duyamadık. Bir gün sen 2 yaşındayken Şive Teyzen ziyaretimize geldiğinde senin sürekli ellerine baktığını gördü ve bu durumun zamansız olduğunu söyledi. Anneannenin de durumu fark etmesiyle zorla OTİZM teşhisi konuldu. Parçalandım, savruldum yok oldum. Amerika'dan gelen tahlil sonucuna göre bu duruma bir yaşında yapılan karma aşının içindeki civanın sebep olduğunu öğrendik. O kadar çok istenen bir çocuk olduğundan mı bilemiyorum, ailemdeki tüm güçlü kadınlar bu şartlarda ne yaparlardı diye düşündüm ve yola devam etmeye karar verdim. Otizmin ülkemizde bilinmediği zamanlarda anneannen hemen kolları sıvamış ve Autism Society of Amerika'ya üye olmuş, okuyor altını çiziyor "HE IS OUR CEM" diye yazıyor. Seni terapilere götürdüm ve bir mucize oldu ve terapist Hüseyin Nazlı seni konuşturmayı başardı. İlk defa bana birisi (Fzt. Ziva Rom)söylediklerimi yaparsan 7 ayda iyileşebilir" dedi. O güne kadar bize hiç kimse içi dolu umut vermemişti. Üzerinden 15 yıl geçti hala çabalıyoruz ama "iyileşebilir" sözcüğü çok çarpıcı gelmişti. Allah'ın izniyle iyileşmen ile ve bu süreçte çok çaba gösteren babanın da bizim medyada görünmemize izin vermesiyle nice evlatların da iyileşebileceğini rüyasını hiç görmüş müydük? Santana'nın şarkısına yaptığın doğaçlama ritm eşliği ablanın vizyonu ve kararlılığı ile hayat kurtaran bir değişim başlamış oldu: Müzik. İçinde barınan deha sayesinde belki iyi bir müzisyen olmasaydın yine topluma yararlı farklı bir dalda başarılı olabilirdin. Her çocuk oyuncak isterken sen zoru seçtin ve hep okumak istedin. İyi kalpli Zuhal öğretmenin ve müdüre Makbule Taşkın okumanda çaba gösterdiler kendini engelsiz hissetmeni sağladılar. Ü. B. And. Güzel sanatlar Lisesi'ni kazanma sürecinin yine değerli Bülent ve Müge Öztürk vasıtasıyla olduğunu biliyorsun. Burası bir yuva diyen Yaşar Üniversitesi Rektörü ve hayallerini sana veren Sayın Selçuk Yaşar senin gibi mükemmel bir çocuğun gözlerindeki pırıltıları görebilmişlerdir. Cem'cim gittiğin okullar sana meslekten çok daha fazlasını iyi dostları ve arkadaşları sağlarsa başarılı olmuşsun demektir. Başkomutanımızın heykeli olan ve toprağı kazsan sanat fışkıran İzmir'den JCI Türkiye'nin en başarılı 10 gencinden "kültürel kategori"de birinci oldun. Senfoni orkestrasında ilk solist olarak tarihe geçen bir otizmli oldun. "Dil becerisi yoktur" denilen otizmi aşıp üniversitede İngilizce öğrenmeye çalışıyorsun ve 3 enstrümanda keman, piyano ve perküsyon dersi gören tek öğrencisin. Bunlara rağmen nasıl mütevazı kalabiliyorsun? Aslında bizim senden öğrenmemiz gereken pek çok şey var. Değerli hocan Mehmet Yasemin Hoca'ya göre ise de, "çatır çatır çalıyorsun, sen gerçek bir müzisyensin." Attığın kahkahaların hiç eksilmemesi dileklerimle... Son sözüm Aydın Boysan'dan, "Hayatımın her karesi benimdir, Onu seviyorum, hiçbir saniyesini değişemem." Serra Onak'tan Zeynep'e Özel ve güzel kızıma... Geçen yıllara bakınca bir tek şunu düşünüyorum. Biz Zeynep'le beraber boş bir tuvale bir tablo çizdik. İmzalarımızı attık. Ve şimdi, seyrediyoruz. Çok uzun yıllar Allah'ın yardımıyla bu tabloyu çizip, içini boyarken, ikimiz de ressam olmadığımız için çok zorluklar yaşadık. Belki birçok defalar renklerin uyumunu sağlayamadık... Aldığımız tıbbi destekler, eğitmenler, öğretmenler ve sevgili babamızın her ikimizi ayrı ayrı kucaklaması, bize gösterdiği sevgi, şevkat ve anlayışla zorlukları aştık. Zeynep'in hayattan tek istediği şey SEVGİ... Rahmetli annem ve babam onu öyle büyük bir sevgi ve ilgiyle büyüttüler ki, bence bu geldiğimiz güzel günlerde o sevginin çok emeği var. Zeynep'in bu yıl 38. doğum gününü kutladık. O şimdi yuvasında anne ve babasıyla çok mutlu bir genç hanım... Benim gibi, özel evlatlara sahip tüm annelere, "Ne mutlu bizlere ki zoru başarabilmek için varolmuşuz... Allah'ın seçimiyle böylesine güzel ve eşsiz çocukların anneleri olmuşuz... Tüm annelerin günü kutlu olsun" diyorum

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder