20 Mayıs 2011 Cuma

Gülçin Vardarcı OTİZM FARKNDALIĞI YARATMAK

Değerli İzleyenler,

Mucize olarak dünyada pek az kişinin kurtulabildiği bir rahatsızlıktan iyileşen ve Yaşar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik bölümünde piyano ve keman öğrencisi olarak tahsiline devam eden oğlum Cem Vardarcı'nın zorlu yaşam yolunda nelerle karşılaştığımızın bilinmediğini gördüm ve otizm yelpazesinin farkındalığı adına bayrak yarışını başlatmalı diye düşündüm
Belki çözümlerini umutsuzca, yıllar süren uğraşlar sonunda, el yordamıyla bulmaya çalıştığımız kurtuluş savaşlarımızın öyküsünü okumak isteyebilirsiniz.

Şimdi sizlere yıldızlardan ve galaksilerden daha yabancı gelecek bir spektrumdan bahsedeceğim.
Bu bir hastalık değil ancak davranışları ve yaşam kalitesini kökünden değiştiren ve hayatın başka boyutlarda yaşanmasını sağlayan ve hatta bazen renkli ve farklı olmanın tadını tattıran bir oluşum OTİZM.
Asrın vebası denilen bu rahatsızlık ne yazık ki günümüzde her 100 çocuktan birini eline geçirmiş durumda.
Sebep çevresel bozulma!
Keşke ilerlemenin ve rantın önüne geçilebilse ve şimdi olduğu gibi kalmaya devam edilebilse.
O zaman bu anlattıklarım bir masal gibi gelir unutulur gider.

Ancak belki de bu yazı ile teşhis almış uzaktaki bir tanıdığınızın yaşadıklarının farkına varmış olabilirsiniz.
Ya da gözlemci olur çocuklara daha dikkatle bakarsınız.

Zaman dayanışma, el ele verme, birlik olma zamanı belki de gönüllü olarak birilerine destek sağlayabilirsiniz.


Doktorların dahi anlatamadığı bir rahatsızlığın farkındalığı bu.

Bizim başımıza geldiği andan itibaren kafamızda sayısız sorular belirdi?
Nedir bu otizm?
Nasıl teşhis konur?
Teşhis konulduktan kabullenme süreci nasıl atlatılır?
Yakınlara akrabalara, komşulara, öğretmenlere,diğer çocuklara,kardeşlere nasıl anlatılır?
Tedavisi nedir?
İyileşme söz konu mu?
Bilgi için kaynak var mı?
Karma aşının tetiklediği söyleniyor ne derece doğru?
Özel diyet nedir?
Neden hayat tarzı değişir?
Devlet bu konuda ne yapar?
Dernekler, vakıflar ne işe yarar?
Eğitim ve tedavi masraflı mıdır?
Eğitimci ve terapist nerede bulunur?
Neden özel eğitim?
Dahi mi olur,engelli mi?
Duyu organları neden farklı çalışır?
Çocuk nasıl sosyalleşir?
Çocuk terapi aldıktan sonra normal okula gidebilir mi?
Arkadaşları olur mu?
Bağımsız olur mu?
Asker olur mu?
Para kazanabillir mi?
Evlenebilir mi?
Bizden sonra ne olur?...ve daha binlercesi
Bu çok bilinmeyenli neden olduğu ve nasıl iyileşileceği bilinmeyen rahatsızlık ilk olarak 1943 yılında Amerika'lı Dr Leo Kanner tarafından teşhis edilmiştir.Otizm yaşam boyu süren bir durumdur ve her birey farklı düzeyde etlkiler.
Otizmi olan bireyler konuşamayabilirler.
Göz teması kuramazlar.
Otizmli kişiler birçok beceriyi özel eğitimle gerçekleştirebilirler.
Görsel olarak yada işitsel olarak öğrenen bireyler olurlar
Çatal kullanmak,makasla kesmek, bisiklete binmek zor gelebilir.
Beş duyu görme,işitme,duyma,dokunma,koklama otizmli bireylerde bir takım farklılıkla çalışabilir,Otizmli bireyler parlak ışıları ve renkleri sevmeyebilir.Kimileri ise bunlardan çok hoşlanabilir.
Bazı otizmliler yüksek seslerden rahatsız olabilirken bazıları da belli sesleri çok sevebilir.
Bazen kokular onları rahatsız edebilirken bazı kokuları da çok sevebilirler.
Kimi bireyler dokunulmasını istemezken bazılarıda dokunulmaktan ve dokunmaktan çok hoşlanabilir.
Bazıları yemek ve tatlar konusunda çok seçici olabilirken bazıları da her türlü yemeği sevebilir.
Otizmi olan bireyler diğer insanların duygularını,isteklerini,anlatmakta zorlanırlar.Yeni insanlarla tanışmakta ve arkadaş edinmekte zorlanırlar.
Matematik,resim ,müzik ya da dil gibi herhangi bir alanda çok başarılı olabilirler.
Neredeyse ömrümüzün yarısını bu sendromun öğrenilmesine harcarken tüm yaşantımızı bu farklılığın giderilmesine adamışken bir de baktık ki "çaresizseniz çare sizsiniz" döngüsü içine girmişiz.
Ne garip ki okuduklarımızı uygulayıp çocuğumuzda olumlu geribildirim gördükçe öğrendiklerimizle verdiğimiz konferanslar, aile eğitim programları hazırladığımız CD ler,yaptığımız bağışlar,internette paylaştığımız tercümeler, yazılı ve görsel medyadaki haberlerimiz ile oğlumun konserleri,sergiler,paneller yurt içi ve dışında pekçok yayın aracı ile bir yandan OTİZM İyaşarken bir yandan OTİZM FARKINDALIĞI YARATAN ve hatta olası çözümlerini de paylaşan öncü bir aile konumuna gelmişiz.
Buna en güzel örnek kızım Gülser Vardarcı'nın bu konuda uzman psikolog olup kardeşinin handikaplarını başka çocukların hissetmeden hızla yol almasını sağlamak adına GÖNÜLLÜ olarak yaptıklarıdır.
Ülkemizde 120000 otistik çocuk var ve ancak bunlardan 1500 tanesi Oçem sınıflarında eğitim alabiliyor
Yeni teşhis alanların ve yaşı büyüyenlerin ise durumu çok daha zor
Yaşam köyleri kurulması ise herhalde başka zaman diliminde ya da paralel evrende olacaktır.
Siyasetçilerimizin yaklaşımlarını çocuklarımızdan yana çevirmek için lobizm yapmak gerek.
Gülçin Vardarcı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder